Gebelik

Fizyolojik olarak belli bir yaştan sonra adet gören her kadın doğurabilme yeteneğine sahiptir. Doğum öncesinde gerçekleşen gebelik evresi yaklaşık 40 hafta süren bir süreçtir. Anne karnında büyüyen fetüsün rahme yerleşmesinden önce sperm ve yumurtanın birleşmesi gibi yüksek ihtimaller taşıyan bir süreç geçer. Cinsel birleşme sırasında, annenin rahmine gebelik olmama ihtimalinde adet kanaması olarak atılacak yumurta, vajinadan gelen spermlerden en hızlı ve sağlıklı olanı ile karşılaşır. Bu sırada babadan gelen 250’den fazla sperm hücresinden sağlıklı bir şekilde rahme kadar ilerleyen en başarılılardan birkaç tanesi döllenme için adaydır. En başarılı olan için son parkur, yumurta hücresini delerek bütünleşme görevidir. Bu evrede yumurtanın zona pellucida denen jelimsi tabakasından geçen sperm hücresi yumurtayı dölleme şansı kazanır. Bu tabaka hem türe özgü döllenme gerçekleşmesi için hem de spermin sertleşip yumurtaya başarılı şekilde girmesi için önemli görevler üstlenir.

Gebelik Nedir, Nasıl Olur?

Döllenme, aslında bir annenin sağlıklı yumurta üretimindeki mensturasyon döngüsünde en uygun zamanı bulmak ve babadan sağlıklı sperm boşaltımı sağlamak gibi ihtimallerle dolu olan uzun bir süredir.

Döllenmeden sonra annenin fallop tüplerinden genelde sol taraftakinde yumurta ve sperm birleşimi olan yeni hücre kaynaşır.

Oluşan hücre artık yeni bir bireyi meydana getirecek olan zigottur. Zigot hücresi oldukça hızlı şekilde 2, 4, 8, 16… olarak çoğalır. Çoğalma evresine devam eden zigot, morula denen dut benzeri bir yapıya dönüşünce fallop tüplerinden rahme doğru ilerler. Bu olay döllenmeden yaklaşık 3-4 gün sonra gerçekleşir. Döllenme sonrası yaklaşık 7. günde zigot rahme tutunmaya başlar. Bu olaya implantasyon denir. Rahme tutunan zigot hücresinin bir kısmı ise bebeğin yaşaması için gereken yapıları oluşturacaktır. Bu süreç sonunda sağlıklı olarak tutunmayı başaran zigot, artık gebeliğin oluştuğunun bir göstergesidir. Döllenmeden sonraki 2 haftada artık ultrason ile gözlem yapılıp hamilelik izlenebilir. İdrar ve kan testleri ile gebelik doğrulanabilir. Gebelik tanısından sonraki süreçte gebelik takibi yapılabilir.

Anne adayları gebelik şüphesi ile kliniklere başvurmadan önce bu tanı için belirteç olan birkaç belirti görmek mümkündür.

Gebeliğin belirtilerinin görülmeye başlanması ilişki sonrasındaki 14. Günden itibaren olur. Her anne adayında bu belirtiler aynı sayıda ve aynı şekilde kendini göstermez. Genel bulgular açısından bakılırsa mensturasyon dönemindeki birkaç belirti gebelikte de daha belirgin şekilde görülür.

gebelik

Akıntı ve Hafif Kanama

Zigotun rahme yerleşme sürecinde, rahim duvarına implantasyon oluştuğunda anneden hafif bir kanama gelebilir. Buna halk arasında “yerleşme kanaması” denir. 3 ila 5 gün süren pembemsi başlayıp kahverengi akıntı olarak devam eden kanama gebeliğin ilk belirtisi olabilir. Aynı şekilde belirgin açık renkli akıntılar da görülebilir. Bu süreçte adet gecikmesi gebelik için ilk şüphedir.

Meme Hassasiyeti ve Karında Ağrı, Şişlik

Tıpkı adet döneminde olduğu gibi batında ağrı ve şişlik görülebilir. Çünkü rahim duvarları adet kanaması gerçekleşip dökülerek vücuttan atılmadığı için hala bir embriyoyu tutacak yapıyı korumaya devam eder. Memelerde, özellikle meme uçlarında hassasiyet de görülebilir.

Mide Bulantısı, Halsizlik

Genelde sabahları anne adaylarında bulantı görülebilir. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında bu durum yaşanır. Kimi hamileliklerde gün içinde de bulantı görülmesi normaldir. Halsizlik ve baş dönmesi gibi belirtiler ise vücuttaki hormon dengesinin değişimi ile görülür.

Sık İdrara Çıkma

Gebelik durumunda vücuttaki kan miktarı %50 artar. Bu durumda vücutta sıvı miktarı artacağından idrar çıkma ihtiyacı artar. İdrarın koyu renkte çıkıyor olması da hamileliğin belirtilerinden biridir.

Gebelikte Yapılan Testler ve Gebelik Takibi

Anne adayları hamileli sürecinde normal yaşamlarından daha titiz ve seçici davranmalıdırlar. Bebek sağlığı ve bu süreci en iyi halle geçirmek için beslenme ve egzersize dikkat edilmesi gerekir. 

Kimi annelerde riskli gebelikler gelişebilir. Bu gebelikler kendini sıradan hamilelik belirtilerinden farklı şekillerde belli eder. Böyle bir süreçten şüpheleniyorsanız alanında uzman bir riskli gebelik doktoruna başvurmanız önemlidir. Özellikle riskli gebeliklerde her hekimin sorumluluğunun yanı sıra hekiminiz size bir danışman olabilmelidir. Bu durumları önceden anlayabilmek için gebelik takibinin belli evrelerinde birtakım testler yapılır. Bu testler bebeğin gelişim evresine göre önerilen zaman dilimlerinde yapılmalıdır. En önemli olan ve sağlıklı bir gebeliğin olması için gereken testler şu şekildedir:

İlk önce beta hCG: Bu test öncelikle gebeliğin tanımlanması için gerekir. Ayrıca iç gebelik mi dış gebelik mi olduğunu da beta hCG hormonu belirler. Ayrıca gebelik öncesi yani perinatal dönemde bebeği direkt etkileyebilecek bazı hastalıkların testlerinin de anne adayı için yapılması önerilir. Örneğin hepatit-B, hepatit-C, HIV, tokoplazma, vajinal smear, servikal kültür, T3 ve T4 tiroid fonksiyon testleri, açlık kan şekeri testi, üre kreatinin testi gibi testler gebelik öncesi anne adayının tam muayenesi için gereken testlerdendir.

Kan sayımı ve Coombs testi: annede kansızlık bebeğin gelişimini önemli oranda etkiler. Anne ve babadaki RH proteinlerine göre bebekte kan uyuşmazlığı olup olmayacağını belirlemek için erken gebelikte bu testler yapılır.

İkili Tarama Testi: 10. Haftadan itibaren gebe annenin karnı ultrasonla muayene edilir. Ultrasonda bebeğin ense kalınlığı ölçülür. Ense kalınlığı, kardiyak ve kromozom anomalilerinin belirtisi olabilir. Bu dönemden 16. haftaya kadar olan süreçte bebekte trizomi, yani down sendromu olup olmadığı anlaşılabilir.

DNA Taraması: Gebeliğin 16. haftası ile 20. haftası arasında %100 tanı aracı olmasa da yüksek güvenilirliği olan DNA tarama testleri yapılabilir. Bu evrede de kromozom anormalileri, spina bifida gibi hastalıklar teşhis edilebilir. Uzman bir yüksek riskli gebelik doktoru bu evrede anneden amniyosentez, kordosentez, villus biyopsisi gibi ileri tanı araçları için onay isteyebilir.

Şeker Yükleme Testi: geçmişte şeker metabolizmasında bozukluk gözlenen anne adayları için gebeliğin 24-28. haftalar arasında şeker yükleme testi yapılır. Bu dönemde oluşan diyabet durumuna gebelik diyabeti ismi verilir. Annenin aç ya da tok olma durumuna bakılmaksızın 50 gram glukoz oral yoldan verilir. 140 üzerinde bir değer ölçülen testte 3 saat 100 gram glukoz tekrar içirilir. 140 altı çıkan 50 gram glukoz yüklemesinde problem yoktur, ancak yüksek değerde kesin tanı için 100 gram glukoz yükleme testi de gerekir. Tüm testler riskli gebelik doktoru İzmir kontrolünde yapılacağından bebek için riski olan testler önerilmez. Gereken kesin tanı için herhangi bir uygulamadan önce annede izin alınır.

Gebelik insan hayatında milyonlarca ihtimaller içinden şanslı döllerin buluşması gibi mucizevi bir süreçle gerçekleşir. Tabii ki döllenme evresinden sonra anne adayları için daha farklı bir süreç başlar. Hamilelik süreci de anneler için çok farklı deneyimlerin yaşanacağı, vücutta psikolojik, fizyolojik ve biyokimyasal olarak ciddi değişikliklerin görüleceği bir dönemdir. Bu nedenle anne adayları sadece sağlık hizmeti alacakları bir hekimden çok, alanında uzman ve tecrübesiyle güven veren hekimleri tercih ederler. Her gebelik aynı prosedürde gelişim göstermez. Özellikle yüksek riskli gebelikler aileler için endişeli bir sürece neden olabilir. İzmir’de alanında ciddi derecede eğitim ve deneyim kazanmış hekimler bulmak mümkündür. Spontan gelişen gebelikler ive riskli gebelikler için de kliniğimizde aradığınız sağlık hizmetini bulabilirsiniz. Yüksek riskli gebelik doktoru İzmir bu süreçte size sağlık hizmeti sunmanın yanı sıra güvenilir bir danışmanlık hizmeti de verecektir.