Ne Zaman Bir Jinekoloğa Gitmelisiniz?

Kadınların metabolizmaları ve gelişim dönemleri erkeklere göre farklılıklar gösterir. Bu nedenle kadınların kendine has hastalıklara karşı korunması için jinekoloji bilim dalı gelişmiştir. Bu bilim dalı kadınların üreme ve benzeri nitelikli sorunlarına çözüm oluşturabilmek için hizmet veren bir bilim dalıdır. Kadınlar doğum yapan ve farklı fiziksel özellikler taşıyan bir hasta grubu olduğundan dolayı kadınlara özel tedavilere ihtiyaç duyulur.

Jinekologlar kadınların her türlü kadınsal hastalıklarına karşı tedavi sunarlar. Böylelikle de kadınların istenilen seviyede iyileşmesi ve bazı hastalıkların erken aşamada ortadan kaldırılması mümkün olur. Bazı hastalıkların erken aşamada tedavi edilmesi ile hastaların tedavisinde yüksek başarı sağlanmış olur. Aynı zamanda bazı hastalıklar sadece kadınlara has olduğundan dolayı alan uzmanından hizmet almak gerekir.

Jinekolojik Rahatsızlıklar

Kadınları ilgilendiren ve sadece kadınlarda görülen çeşitli hastalıklar bulunur. Bu hastalıklar arasında meme kanseri gibi uç örnekler bulunabileceği gibi adet düzensizliği gibi nispeten daha hafif hastalıklar da vardır. Sonuç olarak bu rahatsızlıkların belirtilerinin bilinmesi ve zamanında müdahale edilmesi gereklidir. Özellikle meme kanseri gibi rahatsızlıklarda erken evrede yapılan müdahaleler ile birlikte hastaların kanser illetinden korunması mümkün olur.

Kadın hastalıkları doktoru bu aşamada kadınların ihtiyaç duyduğu tedavi ve teşhisleri yaparak hastaların korunmasını sağlarlar. Kadınlar bunun yanında doğum yaptıklarından dolayı vücutlarında çeşitli değişimler yaşarlar.  Bu değişimler ile birlikte hastaların tedavisinde uzmanlaşmaya olan ihtiyaç da artış göstermektedir.

Kadınlarda Görülen Hastalıklar

Genel olarak kadınlarda görülen bu türden rahatsızlıklar kadın hastalıkları olarak isimlendirilir. Ülkemizde birçok ilde bulunan kadın hastalıkları ihtisas alanları sayesinde kadınlarda hormonal nedenlerden dolayı ortaya çıkan rahatsızlıkların yanı sıra kanser ya da ilaç kullanımı nedeni ile ortaya çıkan sorunlar da giderilmiş olur.

Özellikle kadınlarda ortaya çıkan dönemsel değişimlerin takibi ve gerektiğinde müdahale edebilmek için kadınlara özel hizmet veren kadın ve doğum uzmanlarından yararlanılır. Yine kadınlarda belirli dönemlerde görülen bazı hastalıkların da dikkatli bir şekilde takip edilmesi gereklidir. Son yıllarda bu nedenlerden dolayı kadınların tedavisinde daha yüksek başarı elde edilmiş olur.

Jinekoloji ve Tedavi Şekilleri

Kadınlarda ortaya çıkan rahatsızlıkların giderilmesi aşamasında ilaç tedavisinin yanı sıra cerrahi yöntemler de kullanılır. Hastalığın niteliğine göre bu iki yöntemin dışında da çeşitli tedaviler yerine getirilir. Jikenolojik hizmetler sayesinde isteyen hastaların rutin olarak kontrollere gelebilmesi de sağlanabilir. Günümüzde kadın doğumu sonrasında hem bebeğin hem de annenin korunması için rutin olarak doktor kontrolü gereklidir.

Bu kontrol tedavi ve teşhis işlemlerini yerine getiren doktorlar sayesinde kadınların ölümcül hastalıklardan korunabilmesi mümkün olur. Uygun tedavi ve teşhis yöntemleri sayesinde hastaların kadın bölgesinde ya da farklı bölgelerinde ortaya çıkan estetik sorunlar da giderilmiş olur. Bunun yanında yağlanma problemleri de ortadan kaldırılabilir.

Ne zaman Jinekologa Gitmek Gerekir?

Bir jinekoloğa gitmek için belirli bir zaman bulunmaz. Örneğin meme kanseri ile ilgili tedavilerin önceden yerine getirilmesi kanserin ilerlemesini durdurmaya yarar. Yine kadın hastalıkları ile ilgili çeşitli çözümler sunularak daha etkin bir sonuç elde edilebilir. Kadınların tedavisinde yaşlanma ile birlikte nitelikli tedaviye olan ihtiyaç da artmış bulunur.

Bunun yanında ne zaman doktora gidileceği hakkında kesin bir yargıda bulunmak yersiz olur. Örneğin meme kanseri riski genellikle 30 yaş ve sonrasında ortaya çıkar. Kadınların ilerleyen yaş aşamalarında senede bir kez meme kontrolü yaptırması gerekir. Böylelikle hızlı bir şekilde müdahale edilerek hastaların erken aşamada kanser sorunlarından uzaklaştırılması gerekir.

Jinekoloji Hizmetleri Neleri Kapsar?

Bu hizmetler kapsamında hastaların çeşitli görüntüleme yöntemleri ile tetkik edilmesi başta gelir. Mamografi yöntemleri memelerde ortaya çıkan kistlerin önceden tespit edilmesini ve büyümeden alınmasını mümkün kılar. Yine bu hastalıklar aşamasında özellikle insanların ihtiyaç duyduğu çözümlerden yararlanmak için siz de nitelikli hizmetlerden yararlanabilirsiniz.

Günümüzde bu hizmetlerin yerine getirilmesi aşamasında sizlere hizmet veren kadın sağlığı bilim dalları bulunur. Tıpta meydana gelen ilerlemeler ile birlikte kadınlara özel hizmetlerin daha hassas bir şekilde yerine getirilmesi mümkün olur. Özellikle son zamanlarda jinekoloji alanında ortaya çıkan hususlar sayesinde siz de başarılı bir şekilde kadın hastalıkları sorunlarından korunabilirsiniz.

Kadınların kendine has gelişim ve biyolojik çözümleri için jinekologlardan yardım alabilirsiniz. Sık görülen hastalıklar ve bunlara özel çözüm yöntemleri için sağlık merkezlerini tercih edebilirsiniz. Uzun süreli görülen rahatsızlıklar daha büyük sorunların habercisi olabilir. Bu nedenle düzenli olarak kontrollerin yerine getirilmesi ile birlikte erken teşhis ve tedavi yerine getirilir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için sayfasını https://opdrhasanulasbasyurt.com/kadin-hastaliklari-jinekoloji/ ziyaret edebilir, iletişim sayfasında bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Normal Doğum Mu Sezaryen Mi?

Hamile kadınlar gebeliğinin en başından sonuna kadar bebeklerinin sağlıklı doğmasını istemektedir. Bu nedenle bütün sağlık konularını en ince ayrıntısına kadar ölçüp biçer ve bebeklerine uygun olanı tercih ederler. Özellikle hamile kadınlar bebeklerinin doğumu yaklaştıkça normal ve sezaryen doğum arasında karar vermekte zorlanmaktadır. İki seçeneğinde birden fazla avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır.  Fakat önemli olan hem annenin hem de bebeğin sağlığıdır. Bu nedenle hamile kadınlar etrafından duyduklarına göre değil de doktorunun önerisine göre hareket etmesi gerekir. Kesin olarak doğumun hangi şekilde yapılacağı 37/38 haftalıkken belirlenmektedir. Ancak bu süre bebeğin durumuna göre 41/42. haftalara kadar uzayabilmektedir. Eğer çocuğun başı Rahime doğruysa, sağlık sorunu yoksa ve 400 gramdan az ise  normal doğum tercih edilebilir. 

Ancak bebek ters ise, hamile olan kadın daha önceden sezaryen doğum gerçekleştirse ve normal doğumdan korkuyor ise sezaryen doğum gerçekleşebilmektedir. Doktorların önerisi ise her şey normal ise kadınların normal doğum yapmasıdır. Fakat hamilede kalp krizi, kaza ya da kötü sağlık sorunları oluşur ise sezaryen zorunlu olmaktadır. 

Normal Doğum Avantajları Ve Dezavantajları 

Doğum yaklaştıkça anne de korku, heyecan da artmaktadır. Özellikle normal doğum mu yoksa sezaryen doğummu kararı hamileyi bazen strese sokabilmektedir. Doktorların önerdiği normal doğum avantajları ise şu şekildedir;

  • Normal doğumda bebek olması gereken vajinal yoldan geldiğinde anne hemen toparlanabilmektedir. Bu nedenle 24 saat içerisinde günlük hayatına dönüş yapabilmektedirler.
  • Normal doğum yapan kadında sancı nedeniyle oksitosin hormonu devreye girmekte ve anne sütü kısa sürede gelebilmektedir.
  • Bebek dar alanlar geçtiği için ilk önce akciğer sıkışmakta sonra havayla temas etmektedir. Bu olaydan dolayı ise akciğer daha güçlü olabilmektedir.
  • Normal doğumda anne uyanık olduğu için bebek doğduğu andan itibaren temasa geçerek duygusal bağ kurabilmektedir.
  • Normal doğum sırasında olası sorunda hemen müdahale edilerek sezaryen doğuma alına bilinmektedir.

Normal doğumun şu gibi dezavantajları da bulunmaktadır;

  • Normal doğum sonrası vajinanın genişlemesi nedeniyle kalın bağırsak ya da idrar kesesinin vajina içine doğru fıtıklaşması gerçekleşebilmektedir.
  • Bebek kilolu ise doğum sırasında vajinanın genişliği artmakta ve dikilmesinde zorluk olabilmektedir.
  • Acı çeken anneler bundan sonraki hayatında normal doğumdan çekinebilmektedir. 

Sezaryen Doğum Avantajları Ve Dezavantajları

normal doğum mu sezaryen mi?

En çok merak edilen doğum seçeneğinden birisi ise sezaryen doğum olmaktadır. Normal doğumdan korkan çoğu hamile kadınlar sezaryen doğumu tercih edebilmektedir. Ayrıca zorunlu nedenlerden dolayı da doktorların kullandığı doğum seçeneği de olabilmektedir. Sezaryen doğumun avantajları ise şu şekildedir;

  • Sezaryen doğumun en büyük avantajı bebeğin sağlıklı ve kolay şekilde dışarıya çıkmasıdır.
  • Bebeğin oksijensiz kalma gibi durumu bulunmamaktadır.
  • Bebeğe zarar vermediği için risksiz bir doğum seçeneğidir.
  • Sezaryen doğumu tercih eden kadınların rahimde genişleme gibi durumu bulunmamaktadır. Böylece kadının anatomik yapısı bozulmamaktadır.
  • Anne adayı için kolay bir doğum olmakta ve ağrı ya da sancı çekmemektedir. 

Sezaryen doğumun avantajları bulunduğu gibi dezavantajları da bulunmaktadır. Sezaryen doğumun dezavantajları ise şu şekilde sıralanabilmektedir;

  • Sezaryen normal doğumun aksine ameliyat gibi işlemekte ve en az ameliyat kadar riskli olabilmektedir.
  • Sezaryen doğumda sıklıkla karşılaşan bir sorun ise kanama ya da rahime yakın organlarda yaralanmadır.
  • Sezaryen doğum olan kadınlarda ileriki dönemlerde bacakta pıhtı sorunu oluşabilmektedir.
  • Sezaryen doğumdan sonra anne en az iki gün yatakta kalmaktadır. Bu nedenle bebeğiyle normal doğuma göre daha uzun süre sonra bağ kurabilmektedir.

Sezaryen sonrası annede ağrılar olabilmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru Op. Dr. Hasan Ulaş ile iletişime geçebilirsiniz. Hızlı randevu almak için tıklayınız…

Labioplasti Nedir?

Labioplasti operasyonları son zamanlarda tercih edilen cinsel estetik operasyonlarından biridir. Özellikle son zamanlarda labioplasti çok fazla yapılmaya başlamıştır. Avrupa ve ABD istatistiklerine bakıldığında genital estetik ameliyatları içerisinde en çok tercih edileni labioplasti oluyor.

Labioplasti Nasıl Yapılır?

Labioplasti çoğunlukla doğuştan meydana gelen ya da ergenlik döneminde genişleyen, uzayan, düzensizleşen, sarkan, kararan iç dudakların küçültülmesi ve estetik olarak düzeltilmesi şeklinde yapılır. Labial asimetri ismi verilen ve dudaklardan bir kısmının uzun ya da farklı olması nedeni ile de Labioplasti yapılabilir. Labioplasti modern jinekolojik estetik operasyonlarından biridir. ABD ve Avrupa ülkelerinde özel merkezler tarafından bu estetik operasyonları sıklıkla gerçekleştirilir. Labioplasti operasyonları her yıl çok daha sık yapılmaya başlamıştır.

Labioplasti Anlamı Nedir?

Labium isimli genital dudaklara estetik bir görünüm vermek amacıyla labioplasti yapılır. İç dudakların kısaltılması, küçültülmesi, estetik dikişler ile daha düzgün görünümünün sağlanması labio minora estetiği şeklinde isimlendirilir. Labium Latincede dudak anlamına gelir. Dış genital kısmın orta bölümü  dudak yapısına benzetilir. Labia çoğul olarak dudaklar anlamına gelir. Plastik estetik ameliyatlar için kullanılır. Labioplasti iç genital dudaklara gerçekleştirilen estetik ameliyatlar için kullanılan bir terimdir. Dudak estetiği anlamını taşır.

İç dudak ve Dış Dudak Nerede Bulunur?

Dış genital bölgede iç kısımda bulunan dudaklar labium minus yani iç dudak ismini alır. Dışta bulunan ve üzeri hafif tümsek şeklinde kabarık olan dudaklar labium majus yani dış dudak olarak isimlendirilir. İç dudaklar tüysüz yapıdadır. Dış dudaklarda ise genital tüyler bulunur.

Kadın Dış Genital Sistemi Yapıları

Kadınlarda dış genitel organın iç kısmında mons pubis bulunur. Yani pubis tümsekçiği olarak isimlendirilir. Labium majus büyük dudak anlamına gelir. Labium minus ise küçük dudak demektir. Bunun yanında klitoris ile vestibulum bulunur. Mons pubis pubik kemik üzerinde bulunur. Yağlı bir yapıdır. Üzerinde de tüyler vardır. Labia majörün iç kısmı tüysüz ve pembe görünümdedir. İç dudakların ise uyarılabilme özelliği vardır. Klitoris labia minörlerin üst birleşme yerinde bulunur. 3 kısımdan meydana gelir. Kadınların erojen yani haz organı olarak bilinir. Erkeklerde penis karşılığı kadınlarda klitoris olarak isimlendirilir.

İç Dudak Sarkması Durumu

Genital bölgede bulunan iç dudaklarda sarkma olması genişlemesi ya da uzaması labial hipertrofi olarak isimlendirilir. Genital dudak kısımlarının normalden daha büyük olması, kabarık ya da sarkık bir görünüme sahip olması anlamına gelir.

Labioplasti Neden Yapılır?

Labioplasti genellikle iç dudakların dış dudaklardan dışarı çıkması durumlarında yapılır. Bu derece sarkma olması durumlarında Labioplasti gerçekleştirilebilir. Bunun yanında bir dudağın diğerin farklı olması gibi simetri problemlerinde de bu işlem yapılabilir. Farklı merkezlerde bu operasyonları gerçekleştirip sonuçtan memnun kalmayan kişiler için revizyon amaçlı da labioplasti yapılabilir. İç dudakların kenar kısımlarında renk koyulaşması olması nedeniyle de bu işlem yapılabilir.

İç dudakların kırışık, sarkık, koyu renkli ya da asimetrik olması halinde kişiler estetik kaygılar yaşayabilir. Bunun yanında işlevsel birtakım problemler de meydana gelebilir. Labioplasti ameliyatı estetik, kozmetik, psikolojik, seksüel, hijyenik, fonksiyonel amaçlarla gerçekleştirilebilir.

Dudak Sarkmasının Yol Açtığı Sorunlar Nelerdir?

Kişilerde utanma ve özgüven kaybı gibi durumların meydana gelmesi, vajinal enfeksiyon durumlarının yaşanması, tahriş durumları, dar pantolon giyerken sürtünme sorunları yaşanması, cinsel ilişkide ağrı yaşanması, menstruasyon döneminde çeşitli hijyen problemlerinin yaşanması, tayt gibi dar kıyafetler giyildiği zaman genital bölgenin dışarıdan belli olması, Yürüme, oturma ve bisiklete binme gibi durumlarda kişilerin kendilerini rahatsız hissetmesi gibi durumlar yaşanabilir.

Konu ile ilgili detaylı bilgi almak için Labioplasti sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

İdrar Kaçırma Sorunu Neden Olur? Tedavisi Nedir?

İdrar kaçırma, tıbbi adıyla idrar inkontinansı, kişilerin idrarını tutamama ve idrar çıkışını kontrol edememe sonucu gerçekleşen, istemsiz oluşan bir durumdur. Kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyen bu durum, her yaşta ve cinsiyette görülebilir, ancak yaşlı hastalarda, idrar tutmayı sağlayan fonksiyonların zayıflaması nedeniyle daha sık karşılaşılmaktadır. Tek seferlik ya da daha nadir bir biçimde de olsa bazı bireyler bu durumu gündelik hayat içerisinde yaşayabilir fakat sürekli şekilde tekrar eden durumlarda, idrar kaçırma hastalık olarak nitelendirilebilir ve nedenleri mutlaka araştırılmalıdır. Nedeni saptanan kaçırma problemleri, idrar kaçırma tedavisi yöntemleriyle çözülebilmektedir.

İdrar Kaçırma Sorununun Nedenleri Nelerdir?

İdrar kaçırma, tekrar eden ve sürekliliği olan bir duruma dönüştüğünde, bir hastalık ya da hastalık belirtisi olarak ele alınmalıdır. Kişilerin, mutlaka bir uzmana giderek, bu durumun nedenlerini araştırması gerekmektedir. Aşağıdaki durumlar, idrar kaçırmaya neden olabilecek hastalık ya da faktörlerdendir:

  • İdrarın boşaltımını sağlayan kasların, fonksiyonlarını kaybetmiş olması ya da bu fonksiyonların azalması
  • Yaşın ilerlemiş olması
  • Obezite, aşırı kilolu olma durumu
  • Şeker hastalığı (diyabet)
  • İdrar torbasının sarkmış olması
  • Genetik faktörler
  • Sistit, idrar yolu enfeksiyonları gibi hastalıklar
  • Vajina enfeksiyonları
  • Erkeklerde prostat sorunları
  • Böbrek hastalıkları
  • Böbrekte kum ya da taş bulunması
  • Kronik öksürük
  • Kabızlık hali
  • Doğumda zorlanma
  • Menopoz
  • Kas gevşetici, sakinleştirici, tansiyon, idrar söktürücü gibi ilaçların kullanımı
  • Merkezi sinir sistemi hastalıkları ve sorunları (felç, omurilik yaralanmaları, sinir yaralanmaları gibi)
  • Alzheimer ve demans gibi bilinci etkileyen rahatsızlıklar
  • Aşırı alkol tüketimi
  • Çeşitli psikolojik problemler

İdrar inkontinansı, görüldüğü üzere pek çok farklı nedenden kaynaklanabilmektedir. Bu problemi yaşayan kişiler, sorunun çözümü için hekime başvurmalı, durumun neden kaynaklandığı tespit edilmeli ve ona göre bir tedavi planı uygulanmalıdır.

İdrar Kaçırma Tanı ve Tedavisi Nasıldır?

İdrar kaçırma durumunun neden kaynaklandığını ve nedenine uygun tedavi yönteminin belirlenmesi için öncelikle doğru tanının koyulması oldukça önem taşımaktadır. Başlıca kullanılan tanı yöntemlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

  • Hastadan detaylı anamnez (öykü) alınır. Hangi durumlarda, ne zaman, ne sıklıkla, ne şekilde kaçırma olayının gerçekleştiği öğrenilir.
  • Kan şeker ölçümü, idrar tahlili ve idrar kültür incelemeleri yapılmalıdır. Ayrıca hastadan ürodinami testleri istenebilir.
  • Sistometri: Bu yöntemle, kişinin mesanesindeki basınç ölçülmektedir. Böylece mesanenin nasıl çalıştığına bakılır.
  • EMG Testi: İdrar tutmayı sağlayan kasların işlevini ve ne durumda olduğunu incelemeyi sağlamaktadır.
  • Pelvik Ultrason: Pelvis bölgesindeki organların incelenmesini sağlayan radyolojik yöntem
  • Post- Void Rezidüel: İdrar sonrasında, mesane içerisinde kalan idrarın ölçülmesini sağlamaktadır.

Fizyolojik olarak, herhangi bir bulguya ulaşılmazsa, hastanın öyküsüyle de bağlantılı olarak, kaçırmanın psikolojik olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Elde edilen verilere göre uygun tedavi yöntemi belirlenir. İdrar kaçırma tedavisinde kullanılan yöntemleri, aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  • Cerrahi Yöntemler: Çoğunlukla dış genital bölgede gerçekleştirilen ameliyatlarla, idrarın boşaltımının yapıldığı kanala bir tür askı konulmaktadır. Bu destek sayesinde, kişinin idrarını tutabilmesi kolaylaşmaktadır.
  • İlaç Tedavileri: Diyabet ve enfeksiyon gibi durumlardan kaynaklanan kaçırma problemlerinde ilaç tedavisi uygundur. Kaçırmaya neden olan faktörler tedavi edildiğinde, problem de ortadan kalkmaktadır. Bununla birlikte doğrudan ürolojik problemlerle ilgili de ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
  • Kegel Tipi Egzersizler: Cerrahi yöntemlere ve ilaçla tedaviye ek olarak, egzersizler de idrar kaçırma tedavisinde oldukça işe yaramaktadır. Bazı durumlarda cerrahi yöntem ve ilaçlara hiç gerek duyulmamakta, egzersizlerle kaçırma problemleri çözülebilmektedir. Pelvik organlarındaki, mesanedeki ve kadın üreme organlarındaki kasların sıkılaşmasını sağlayan kegel egzersizleri, kasların güçlenmesini sağlayarak kaçırma problemini tedavi edebilmekte, sarkmaların önüne geçilmesini sağlamaktadır.
  • Diyet ve egzersiz programı: Obeziteden ve fazla kilodan kaynaklı bir problem varsa, kilo sorununun çözümü için uygun bir diyet ve egzersiz programı uygulanmalıdır. Yine kabızlıktan kaynaklanan kaçırma sorunlarında da uygun diyet planlaması yapılabilir.
  • Psikolojik Tedavi: Eğer sorun psikolojik nedene dayanıyorsa, uzman psikologlar, uygun terapi yöntemleriyle bu problemin çözülmesini sağlamaktadır.

Görüldüğü gibi idrar kaçırma tedavisi, sorunun neyden kaynaklandığına göre oldukça değişmektedir. Bu sorunu yaşayan kişiler, uzman bir hekime başvurmalı, uygun tanı yöntemleri sonucu, rahatsızlığın kaynağı belirlenmelidir. Neyden kaynaklandığı belirlenmiş olan idrar kaçırma problemi, uygun tedavi uygulamaları ve planlamasıyla çözülebilmektedir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için İdrar Kaçırma sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Hamilelikte Vajinal Akıntı

Her sağlıklı kadında vajinal akıntı olmaktadır. Bu akıntının rengi normal ya da hastalık belirtisi olduğunu belirler. İç çamaşırda leke bırakacak kadar koyu sarı, yeşil ya da kahverengi de olması, kötü kokulu olması, akıntıyla beraber bir ağrı olması hastalık belirtisidir. Hamilelikte vajinal akıntı da normal bir durumdur.

Vajinal akıntı, vajinadan rahme giren enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olmaktadır. Hatta hamilelik sonlarına doğru bu akıntı miktarı artmaktadır. Gebeliğin son haftasında yapışkan, jöle benzeri mukus çizgileri de içerebilmektedir. Hemen hemen tüm kadınların hamilelikte daha fazla vajinal akıntısı olur. Bu oldukça normaldir ve birkaç nedeni bulunmaktadır. Artan vajinal akıntı hamileliğin normal bir parçasıdır, ancak buna dikkat etmeniz ve herhangi bir değişiklik olursa doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

Hamilelikte vajinal akıntı eğer kesik peynir şeklinde ve kötü kokulu geliyorsa, vajina çevresinde kaşıntı ve tahriş varsa doktora danışmak gerekmektedir. Bunun nedeni bir enfeksiyon olabilir.

Daha yüksek östrojen seviyeleri nedeniyle hamileliğin erken döneminde beyaz kremsi akıntıda bir artış fark edebilirsiniz. Renksiz vajinal akıntı endişelenecek bir şey değildir. Bu erken gebelik akıntısı normaldir ve şeffaf, süt beyazı, ince veya kalın, hafif kokulu veya kokusuz olabilir.

Hamilelikte Vajinal Akıntı Ne Zaman Başlar?

Hamilelikte vajinal akıntı

Hamilelikte Vajinal akıntı ne zaman başlar sorusu da oldukça merak edilmektedir. Genel olarak gebeliğin ilk 6-8 haftasında fark edilir düzeyde bir akıntı meydana gelir. Gebeliğin ilk iki ayında artan vücut hormonları nedeniyle akıntı miktarı fazlalaşır. Gebelik döneminde hormonal yapı ile birlikte; östrojen ve progesteron hormonlarının salgılanma miktarı değişmektedir. Bu akıntının Saydam ya da hafif beyaz renkte olması normal kabul edilmektedir.

Çoğu hamilelikte pembe akıntı ya da çok açık kırmızı akıntı yaşamak normaldir. Buna aynı zamanda yerleşme kanaması da denir ve hamileliğin ilk haftalarında görülür. Eğer bu kanama çok uzun sürüyorsa ve hamileliğin ilerleyen günlerinde görüldüyse mutlaka doktora danışılmalıdır.

Rahim ağzı ve vajina duvarı yumuşadıkça, vücut enfeksiyonları önlemeye yardımcı olmak için aşırı akıntı üretir. Hamileliğinizin sonlarına doğru fetüsün başı baskı yapabilir ve bu da genellikle vajinal akıntının artmasına neden olur.

Hamilelikte vajinal akıntı ve kaşıntı kontrol altında tutulması gereken faktörlerdendir. Akıntının rengi ve kıvamı oldukça önemlidir. Eğer kaşıntı çok fazlaysa ve beraberinde tahriş de eşlik ediyorsa doktora mutlaka danışılmalıdır. Anormal akıntı enfeksiyon belirtisi olabilir. Akıntı renkli ise, grip kokuyorsa, kaşıntılı ya da ağrılı hissedilen bir vajinal akıntı ise doktorun kolayca tedavi edebileceği mantar enfeksiyonu olabilir. Hamilelik sırasında bir mantar enfeksiyonu meydana gelirse, doktor vajinal krem ​​veya fitil önerebilmektedir. Anormal Vajinal akıntı önlemleri olarak %100 pamuklu iç çamaşırı giyebilir ve parfümlü sabun ya da parfümlü banyo ürünlerinden kaçınabilirsiniz.

Gebelikte vajinal akıntı kahverengi ya da yeşilimsi ise, iç çamaşırında leke bırakacak kadar kan varsa, garip kokuyorsa, kaşıntı ya da ağrı hissediliyorsa mutlaka doktora danışılmalıdır.

Henüz hamileliğinin 37 haftasına girmeden akıntı miktarında bir artış ya da akıntı türünde bir değişiklik fark edilirse doktora danışmak önemlidir. Örneğin sürekli olarak berrak ve sulu bir akıntı olduğunu durumu yaşıyorsanız bu suyunuzun geldiğini ve erken doğum yaptığınızın işareti olabilir. Bununla birlikte gebeliğin sonlarına doğru bu akıntı miktarı artar ve idrarla karıştırılabilir.

Hamilelikte vajinal akıntı konusunda detaylı bilgi için Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt İzmir Kliniği ile iletişime geçebilirsiniz. Hızlıca randevu alabilir ve aklınızdaki soruların cevaplarını bulabilirsiniz.

Detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/kadin-hastaliklari-jinekoloji/ sayfasını ziyaret ediniz.

Gebelikte Riskli Durumlar Nelerdir?

Anne baba olacağını öğrenen çiftler heyecanın yanında bir şeylerin ters gitmesinden de korkabilir. Hamileliklerin çoğu sorunsuz bir şekilde ilerler ve sağlıklı bir doğum meydana gelir. Çok kısa bir yüzde olsa da gebeliği olumsuz olarak etkileyen bazı faktörler vardır. Bazıları hamilelikten önce var olan sağlık sorunları ile ilgili olabilirken bazıları da ani bir şekilde ortaya çıkabilir.

Mevcut sağlık koşulları, annenin yaşam tarzı, yaşı ve hamilelikten önce ya da hamilelik sırasında meydana gelen sağlık sorunları da dahil olmak üzere birçok faktör hamileliği yüksek riskli hale getirebilmektedir. Burada gebelikte riskli durumlar konusunu açıklıyoruz. Fakat unutulmamalıdır ki her hamilelik farklıdır ve bir birey için risk olan faktörler başka bir hamilelik için risk oluşturmayabilir. En doğru teşhis ve tedavi için kadın doğum doktoru ile görüşmek önemlidir.

Gebelikte Riskli Durumlar

Bazı annelerde riskli gebelikler oluşabilir. Sıradan hamilelik belirtilerinden farklı belirtiler hisseden gebeler mutlaka doktor ziyareti yapmalıdır. Mevcut sağlık koşulları içerisinde yer alan yüksek kan basıncı anne ve fetüs için riskli olabilir. Bunun yanında herhangi başka bir hastalığı olmayan kadınların çoğu hamilelik öncesi tansiyon kontrolleri yapıldığı için sağlıklı gebelikler ve doğumlar yapar.

Polikistik over sendromu da kadınları gebeliğinde durumlar ortaya çıkarabilir. Özellikle PCOS’lu gebelerde sezaryen oranları daha fazladır. Şeker hastalığı olan kadınların da hem hamile kalmadan önce hem de hamilelik boyunca kan şekeri düzeylerini kontrol altında tutmaları önemlidir.

Gebelikte riskli durumlar

Hafif böbrek hastalığı olan kadınlar genellikle sağlıklı gebeliklere sahiptir. Ancak böbrek hastalığı, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi hamilelik sırasında sorunlara olduğu kadar hamile kalma konusunda da zorluklara neden olabilir.

Aşırı aktif veya düşük aktif tiroid gibi kontrolsüz tiroid hastalığı, kalp yetmezliği, zayıf kilo alımı ve beyin gelişimi sorunları gibi fetüs için sorunlara neden olabilir. Tüm bu yaşanan sağlık sorunları için mutlaka hamilelik boyunca düzenli kontrollere gitmek önemlidir.

Hamilelik sırasında alkol almakta ani bebek ölümü sendromu ve diğer problemler hakkında risk oluşturur. Etkileri hafif ya da şiddetli olabilir. Bebeğin zihinsel ve fiziksel gelişiminde engellere neden olabilir. Hamilelik sırasında sigara içmek de fetüsü erken doğum, bazı doğum kusurları ve ani bebek ölümü sendromu için risk altına sokmaktadır. Araştırmalar ayrıca hamilelik sırasında sigara içmenin bebeğin bağışıklık sisteminde değişikliklere yol açtığını bulmuştur. Pasif içicilik aynı zamanda bir kadını ve gelişmekte olan fetüsünü sağlık sorunları açısından yüksek risk altına sokar.

Tüm bu nedenlerin yanında hamilelik koşulları da gebeliği riskli duruma sokabilir. Örneğin çoğul gebelik olarak adlandırılan ikiz, üçüz veya daha fazla fetüsün olduğu gebelik, bebeklerin erken doğma riskini artırmaktadır. Üç veya daha fazla bebeğe sahip olmak, bebekleri sezaryen ile doğurtmak zorunda kalma olasılığını artırır.

Bazı durumlarda, kadın doğum doktoru hamilelik sırasında fetüste sağlık sorunlarını tespit edebilir. Sorunların doğasına bağlı olarak, hamilelik yüksek riskli olarak kabul edilebilir, çünkü tedaviler fetüs hala anne karnındayken veya doğumdan hemen sonra gereklidir.

Koşulların her biri birbirinden farklı olsa da ortak bir nokta vardır; Düzenli doğum öncesi sağlık kontrolü önemlidir. Kadınlar gebelikte riskli durumlarını azaltmak için neler yapabileceklerini önceden kadın doğum doktoru ile görüşebilir ve herhangi bir sağlık sorunu varsa tedaviye başlayabilir.

Gebelikte riskli durumlar nelerdir oldukça merak edilen bir konudur. Yüksek riskli gebelik doktoru arayışınız bulunmaktaysa Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt – Kadın Hastalıkları ve Doğum doktoru ile hemen iletişime geçebilirsiniz. Hızlı bir şekilde randevu alabilir ve detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Daha fazlası için tıklayınız: https://opdrhasanulasbasyurt.com/gebelik/

Tüp Bebek Tedavisi Aşamaları Nelerdir?

Uzmanlık alanıkadın hastalıkları ve kadın doğum olan Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt, sıklıkla merak edilen soruların yanıtlarını veriyor. Bu yazıda tüp bebek tedavisi aşamaları nelerdir konusuna odaklanıyoruz.

Tüp bebek tedavisi en genel tanımıyla doğru yapılan denemelere rağmen pozitif gebelik sonucunu alamayan çiftler için laboratuvar ortamında uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Terminolojik ismiyle “in-vitro” denilen tedavi yöntemi yapay bir ortamda steril şekilde yapılan işlemler bütünüdür. Tüp bebek aşamaları süreci, bir kuluçka makinesinde sperm ile yumurtanın üremesini ve ardından iyi embriyonun nakil işlemini tamamlamasından oluşmaktadır.

Tüp Bebek Aşamaları

Tüp bebek aşamaları

Aylardır veya yıllardır gebe kalmaya çalışıyor olabilirsiniz. Bazen ilk denenen tedavi tüp bebek tedavisidir. Tüp bebek tedavisi aşamaları oldukça merak edilmektedir.

İlk olarak anne ve babanın muayenesi yapılır. Daha önceki gebelik tecrübeleri, varsa düşük hikayeleri dinlenir. Anne ve baba adayından kan testi, anne için rahim filmi, baba için sperm sayımı ve kromozom analizi yapılır. Tüm bu işlemler sonucunda uzmanla beraber bir planlama yapılır ve tedavi yönergesi oluşturulmuş olur.

Tüp bebek tedavisi aşamalarından bir diğeri ise yumurtaların uyarılmasıdır. Yumurtaların alınabilmesi için yumurtalıkların uyarılması gerekir. Doğurganlık ilaçlarının yardımı olmadan, vücudunuz genellikle her ay yalnızca bir (veya belki iki) yumurtayı olgunlaştırır. Geleneksel tüp bebek tedavisi için çok sayıda yumurtaya ihtiyaç vardır. Yumurta uyarıldığında yumurtanın korunduğu folikül yeterli büyüklüğe ulaşır ve çatlama iğnesi uygulanır. Yumurta rahme düşmeden önce anneden alınıp laboratuvar ortamında döllenmeyi hazır hale getirilmektedir.

Baba adayından alınan sperm hücreleriyle (mastürbasyon yoluyla alınan) bir petri kabına alınır.  Toplanan yumurtalar, onları döllemek için bir laboratuvarda baba adayının spermiyle karıştırılır. Bazı durumlarda, her yumurtaya tek bir sperm ile ayrı ayrı enjekte edilmesi gerekebilir.

Her şey yolunda giderse, alınan yumurtaların bir kısmı sperm hücreleri tarafından döllenecek ve embriyo haline gelecektir. Bu sırada zigot oluşan kültür ortamında inkübatör denen cihazlar içerisinde yedi gün kalmaktadır. Geleneksel tüp bebek yöntemi sırasında, yumurtalar alınmadan önce gelişmelerini ve büyümelerini tamamlamalıdır. Bu sağlıklı embriyolardan bir veya ikisi rahme transfer edilecektir. İşlem ağrısızdır ve yalnızca birkaç dakika sürer. Embriyo transferi, işlem sırasında hafif kramplara neden olabilir. Transfer işleminden sonra birkaç saat istirahat önerilir. Nadiren, kadınlar transferden sonra kramp, kanama veya lekelenme yaşayabilir.

Ağır yük kaldırmaktan, zor işlerden kaçınılması tavsiye edilir. İşlemden bir gün sonra ılık duş almak uygundur. Gebelik testi uygulanana kadar bu süreci dikkatle geçirmek önerilir. Bu 2 haftalık bekleyiş, tedavinin işe yarayıp yaramadığını bilememe kaygısı nedeniyle zor bir dönem olabilir. Bazı insanlar bunu tedavi sürecinin en zor kısmı olarak görmektedir.

Embriyo transferinden 10-15 gün sonra gebelik testi yapılır. Beta HCG testi olarak bilinen bu testte pozitif değer görüldüyse tüp bebek tedavisi başarılı olmuş demektir. Test pozitif olduğunda doktor hamileliği izlemek için ara sıra kan tahlili ve ultrason muayenesi yapacaktır.

Düşük yapma riski, doğal olarak hamile kalan kadınlar için aşağı yukarı aynıdır ve risk yaşla birlikte artar. 20’li yaşlarındaki genç kadınlarda düşük oranı %15’e kadar inerken, 40 yaş üstü kadınlarda düşük yapma oranı %50’nin üzerinde olabilir. Bu süreç kimi zaman duygusal olarak endişe ve beklenti ile dolu olabilir. Bu konuda profesyonel olarak destek almaktan çekinmemek gerekmektedir.

Tüp bebek aşamaları nelerdir merak ediyorsanız konuyla ilgili detaylı bilgi için Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt – Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru İzmir kliniği ile iletişime geçebilir, hızlıca randevu oluşturabilirsiniz. Detaylı bilgiler için tıklayınız: https://opdrhasanulasbasyurt.com/tup-bebek-tedavisi/