HİV (AİDS) Nedir?  20. yüzyılın son çeyreğinde hayatlarımıza giren AIDS hastalığı, son yıllarda yapılan teknolojik ve sosyal çalışmalar sayesinde, eskisi kadar korkulan bir durum olmaktan çıkmıştır. Öncelikle kavram kargaşasının önüne geçmek gerekir. Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu ifadesinin İngilizce karşılığının kısaltması olan AIDS, yaşanılan hastalığın adıdır. İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü ifadesinin İngilizce kısaltması olan HIV ise, AIDS hastalığına neden olan virüsü ifade etmektedir. Dolayısıyla bir kişiye AIDS hastası denilebilmesi için, HIV pozitif bir testi olması gerekmektedir. Bununla birlikte her HIV pozitif vakada AIDS hastalığı gelişmediği, bazı kişilerin sadece bu hastalığı taşıyıcı olduğunu da belirtmek gerekir. Elbette AIDS hastası olmasa bile, HIV taşıyıcısı kişilerle temas kurarken, aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından önerilmektedir.

               Bulaştığı kişide pek çok doku ve organda hasarlar oluşturan HIV virüsünün ana hedefi ise bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sisteminde yer alan beyaz kan hücrelerini hedef alan virüs, kişiyi her türlü enfeksiyon ve hastalığa karşı savunmasız bırakmakta ve normal şartlarda tedavisi oldukça kolay olan hastalıklarda ölüme kadar götürebilmektedir. Bu nedenle jinekolog İzmir topluluğu da, AIDS hastalığında erken teşhisin altını çizmektedir. Zamanında teşhis edilmeyen/tedavisi başlamayan HIV virüsü, kişinin bağışıklık sistemine ciddi zararlar vererek, bireyin ömrünü ciddi ölçüde kısaltabilir.

HİV Belirtileri Nelerdir?

               HIV pozitif testinin, taşıyıcı kişiyle temasın ardından bir süre geçtikten sonra yapılması nedeniyle, öncesinde görülecek belirtiler oldukça önemlidir. HIV belirtilerinden birkaçını aynı anda ya da sırayla yaşıyor ve yakın zamanda HIV pozitif bir kişiye bulaşma yollarına paralel şekilde temas ettiyseniz, HIV pozitif çıkma olasılığınız hayli yüksektir. Elbette bunun artık eskisi kadar korkutucu bir durum olmadığını belirtmek gerekir. Sağlanan psikolojik desteklerin yanı sıra, gelişen teknolojinin imkanları sayesinde, HIV virüsünün neden olduğu vücuttaki hasarlar minimal düzeye indirilerek sağlıklı bir yaşam sunulabilmektedir. HIV belirtileri İzmir jinekologlar tarafından şu şekilde sıralanmaktadır:

– Egzama benzeri kaşıntı ve döküntüler

– 15-30 gün boyunca geçmeyen ishal

– Mide bulantısı ve kusma nöbetleri

– Ateş ve boğaz iltihabı (erken evrelerde)

– Cinsel organlarda yaralar (cinsel yolla bulaştıysa)

– Baş, eklem ve kas ağrıları

HİV (AİDS) Nedir?

HİV Nasıl Bulaşır?

               HİV Nedir , Nasıl Bulaşır? Kadın ve erkeklerde görülebilen, hem straight (heteroseksüel) hem de eşcinsel ilişkilerde bulaşması mümkün olan AIDS hastalığı, en çok cinsel yolla bulaşmakla birlikte, daha az oranda da olsa kan yoluyla da bulaşabilmektedir. Az bilinen bir AIDS bulaşma yolu da anne sütü olarak göze çarpmaktadır. Kan yoluyla bulaşan vakaların sayısı, toplam vakaya oranı %10-15 seviyelerinde seyretmektedir. Artan bilinçlenme ve dezenfekte teknikleri sayesinde, kan yoluyla HIV bulaşma oranları hayli düşük seviyededir. Öte yandan cinsel yolla bulaşan HIV vakaları tüm sayının %70 ila %80 kadarını oluşturmaktadır. İzmir kadın doğum doktorunun da önerdiği korunma tekniklerinin büyük ölçüde HIV virüsüne karşı da koruma sağladığı göz önüne alındığında, çoğu vakanın korunmasız ilişkiden kaynaklandığı söylenebilir. Elbette korunma yöntemlerinin de yaklaşık %97 oranında koruduğunu, %3 oranında korunmaya rağmen virüs bulaşması görülebilmektedir. HIV bulaşma yollarını şu şekilde sıralayabiliriz.

– Oral, anal ya da cinsel birleşme yoluyla yapılan ilişkiler

– Korunmasız cinsel birleşmeler

– Kadınlar arası eşcinsel ilişkilerde genital bölgelerin sürtünmesi

– Cerrahi aletler, şırınga, iğne ucu gibi tıbbi malzemelerin yetersiz dezenfektasyonu veya tek kullanımlık materyallerin tekrar kullanımı

– Anne sütü ile emzirme yoluyla anneden bebeğe

              HİV (AİDS) Nedir Tüm bu bulaşma yollarında korunma yolları olduğu gibi, virüs bulaşması sonrası tedavi süreçlerinin de daha etkin yönetilmeye başlamasıyla birlikte, HIV virüsünün bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi en aza indirilebilmektedir. Kesin bir tedavisi olmayan AIDS hastalığına karşı, olumsuz etkileri baskılayıcı tedaviler uygulanarak, kişilerin normal hayatlarına devam edebilmeleri sağlanabilmektedir. HIV virüsü, solunum yolu, temas yolu gibi gribal yollardan bulaşmaması nedeniyle bu kişilerin izole edilmeden gündelik hayata devamına engel olmamaktadır. Elbette bu süreçte kişilere psikososyal destek verilmesi ve toplumun bu hastalığa karşı bilinçlendirilmesi de büyük önem arz etmektedir.

HİV Testi Nasıl Yapılır?

               AIDS hastalığına yol açan HIV testinin pozitif çıktığı her durumda AIDS hastalığı teşhisi konulmadığını belirtmek gerekir. HIV testi pozitif çıktığı halde hiçbir belirtiyi göstermeyen kişiler, bu hastalığın taşıyıcısı olarak hayatlarına devam edebilmekte ve bir takım tedbirler doğrultusunda çevreleri için risk faktörü oluşturmamaktadır. HIV testinin en güvenilir yöntemi elbette kan testidir. ELISA testi adı verilen antikor sayımı içeren test yapılarak vücutta HIV virüsü olup olmadığı tespit edilebilir. Bu sayım testinin elbette belirtilen sürelerde yapılması doğru sonuç alınmasını mümkün kılmaktadır. İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından da güvenle uygulanabilen antikor testi, doğru zaman aralığında yapıldığında yalancı sonuçları minimuma indirmektedir.

               Bunun yanında antikorlar üzerinde yer alan protein sayımları yapılarak da HIV virüsü teşhis edilebilmekte, bu yöntem genellikle kan testinin sağlaması niteliğinde yapılmaktadır. Bir diğer HIV testi ise, Covid salgınıyla hayatlarımıza giren PCR testi olup, pandemi öncesinde de HIV virüsü teşhisi için PCR testleri uygulanmaktaydı.

HİV Testi Ne Zaman Yapılmalı?

               HIV testinin doğru sonuç vermesi için doğru zaman aralığında yapılması esastır. HIV virüslü kişiye temas edilen tarihten itibaren 4 ila 6 haftalık sürenin sonunda yapılan HIV testi, yüksek oranda doğru sonuç vermektedir. Bu sürelerden önce yapılan testlerin yalancı negatif olma olasılığı hayli yüksek olmaktadır. Vücudun HIV virüsünü tanıyıp antikor üretmesi için gereken ideal süre 3 ila 8 hafta olarak tespit edilmiş olup, optimum süre ise 4-6 hafta olarak İzmir kadın doğum doktorları tarafından belirlenmiş ve uygulanmaktadır. Buradan alınan sonuçların ise, temastan itibaren 90 gün sonunda tekrarlanarak kesin sonuç elde edilmesi sağlanmaktadır.

HİV Testi Nerede Yapılır?

               HIV testi nerede yapılır sorusunun yanıtı oldukça geniş bir yelpazeye hitap etmektedir. Devlet hastaneleri, Üniversite hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri HIV testi yapabilmektedir. Bunun haricinde İzmir jinekolog hizmeti veren özel sağlık kuruluşları da kısa sürelerde HIV testi yapabilmekte ve müracaat eden hastaların gizliliğine yüksek önem atfetmektedir. Tüm kamu kuruluşları ve özel sağlık kuruluşları, tespit ettikleri HIV pozitif vakalarını sağlık bakanlığına bildirmekle yükümlü olmakla birlikte, hastaların gizliliğine yasal mevzuat gereği büyük önem verilmektedir. Ayrıca kişinin onayı ve rızası doğrultusunda çeşitli sivil toplum kuruluşları ve danışmanlık merkezlerine, psikolojik ve sosyal destek için bildirimde bulunulabilmektedir.

Tavsiye Edilen Yazılar

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir