Hamileyken Regl Olunur Mu?

Hamileyken Regl Olunur Mu?

Hamileyken Regl Olunur Mu? Hamilelik sırasında regl olmaz, ancak hamilelik döneminde vajinal kanamalar olabilir. Bu kanamalar, plasenta veya rahim içi doku gibi hamileliğe bağlı nedenlerden kaynaklanabilir. Eğer hamilelik döneminde regl gibi kanamalar görülürse, bir doktorla konuşmak önemlidir.

Hamilelikte Kanamanın Görülme Dönemleri

Hamilelikte kanama, hamileliğin farklı dönemlerinde görülebilir.

  1. Embriyo Transferi veya Döllenme Dönemi: Bu dönemde, embriyo rahim içine yerleştirildiğinde veya döllenme olduğunda, vajinal kanama görülebilir. Bu kanama, küçük miktarlarda olabilir ve yumurtlama döneminde regl gibi görünebilir.
  2. İlk Trimester: Bu dönemde, rahim içi doku oluşurken ve plasenta oluşurken, küçük miktarlarda vajinal kanama görülebilir. Bu kanama, implantasyon kanaması olarak bilinir ve hamileliğin ilk haftalarında görülebilir.
  3. İkinci ve Üçüncü Trimester: Bu dönemde, plasenta parçalanması, rahim içi kitleler veya kürtaj gibi hamileliğe bağlı nedenlerle vajinal kanama görülebilir. Ayrıca, doğum öncesi rahim ağrısı veya kasılmalar nedeniyle de kanama görülebilir.

Eğer hamilelikte kanama görülürse, bir doktorla konuşmak önemlidir, çünkü bu kanamalar, hamileliğin normal seyrini etkileyebilir.

Hamilelikte Kanamanın Nedenleri

Hamilelikte kanama, birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlar arasında:

  1. Implantasyon Kanaması: Bu, embriyo rahim içine yerleştiğinde meydana gelen küçük miktarlarda vajinal kanamadır. Bu kanama, hamileliğin ilk haftalarında görülebilir ve yumurtlama dönemi regl gibi görünebilir.
  2. Plasenta Parçalanması: Bu, plasenta veya rahim içi doku gibi nedenlerle kanama oluşmasına neden olabilir. Bu kanama, hamileliğin ilerleyen dönemlerinde görülebilir ve ciddi sonuçlar doğurabilir.
  3. Rahim İçi Kitleler: Bu, rahim içinde oluşan kitleler veya tümörler gibi nedenlerle kanama oluşmasına neden olabilir. Bu kanama, hamileliğin herhangi bir döneminde görülebilir ve ciddi sonuçlar doğurabilir.
  4. Doğum Öncesi Rahim Ağrısı veya Kasılmalar: Bu, doğumun yaklaştığını gösteren ve rahim içindeki bebeğin pozisyonunu değiştirdiği için kanama oluşmasına neden olabilir.
  5. Ektopik Hamilelik: Bu, embriyo rahim dışında oluştuğunda oluşan bir durumdur. Bu durumda, hamileliğin devam etmemesi gerekmektedir ve bir cerrahi müdahale gerekebilir.

Bu nedenler arasında sadece bazılarıdır, eğer hamilelikte kanama görülürse, bir doktorla konuşmak ve buna göre gerekli önlemleri almak büyük bir öneme sahiptir.

Hamilelikte Düzenli Adet Görülür Mü?

Hamilelik sırasında düzenli adet görülmez, çünkü hamilelik döneminde rahim içi doku oluşur ve plasenta oluşur. Bu nedenle, rahim içi doku ve plasenta tarafından salgılanan hormonlar, yumurtalıkların yumurtlamasını ve regl döngüsünü etkiler. Hamilelik sırasında, regl döngüsü durur ve dolayısıyla adet görülmez. Ancak, hamilelik döneminde vajinal kanamalar olabilir, bu kanamalar hamileliğe bağlı nedenlerden kaynaklanabilir. Eğer hamilelik döneminde regl gibi kanamalar görülürse, İzmir kadın doğum uzmanı ile konuşmanız önerilir.

Hamilelikte Regl Olmak Tehlikeli Mi?

Hamilelik sırasında regl olması, hamileliğin normal seyrini etkileyebilecek bir durumdur. Bu nedenle, hamilelik sırasında regl döngüsü durur ve adet görülmez. Hamilelik sırasında regl olması, hamileliğin anormal bir seyir gösterdiğini gösterebilir. Özellikle ilk trimesterde (ilk 12 hafta) kanama olması, embriyo implantasyonunun başarısız olduğunu veya düşük riskini gösterebilir. Eğer hamilelik sırasında regl gibi kanamalar görülürse, bir doktorla konuşmanız doğru bir karar olacaktır. Ayrıca, hamilelik sırasında regl gibi kanamalar görülürse, hamileliğin devam edip etmediği, hamileliğin normal seyrinde olup olmadığı veya diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi konuların İzmir jinekoloji uzmanı veya da İzmir kürtaj doktorları tarafından incelenmesi gerekmektedir.

Hamileyken Regl Olunur Mu?

Doktora Görünmeli Miyim?

Hamilelik sırasında herhangi bir kanama görüldüğünde, bir doktorla konuşmak tavsiye edilir. Çünkü hamilelik sırasında regl olması, hamileliğin normal seyrini etkileyen ve anormal bir durum haline gelebilir. Hamilelik sırasında kanama görülürse, hamileliğin devam edip etmediği, hamileliğin normal seyrinde olup olmadığı veya diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi konuların doktor tarafından incelenmesi gerekmektedir. Doktor, hamileliğinizi izlemek için gerekli olan tüm tetkikleri yapacak ve gerektiğinde tedavi edecektir. Ayrıca doktor size hamilelik sırasında yapabileceğiniz önlemleri ve hamileliğiniz için gerekli olan vitamin ve mineral takviyelerini önerecektir. Hamilelik sürecinde jinekolog İzmir ile sürekli iletişim halinde olmanız sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebek için önemlidir.

Yerleşme Kanaması Nedir?

Yerleşme kanaması, hamileliğin ilk haftalarında meydana gelen, küçük miktarlarda vajinal kanamadır. Bu kanama, embriyo rahim içine yerleştiğinde oluşur ve yumurtlama dönemi regl gibi görünebilir. Yerleşme kanaması, hamileliğin başlangıcını işaret edebilir ve genellikle hamileliğin ilk haftalarında görülür. Bu kanama, implantasyon kanaması olarak da bilinir.

Yerleşme Kanaması Nasıl Olur?

Yerleşme kanaması bir diğer adıyla, implantasyon kanaması olarak da bilinmektedir. Hamileliğin başlangıcı, embriyo rahim içine yerleştiği anda başlar. Bu yerleşme sürecinde, embriyo rahim duvarına yapışır ve rahim içi doku oluşur. Bu oluşan rahim içi doku, plasenta oluşmasını sağlar ve embriyo beslenir. Bu süreçte oluşan küçük miktarda kanama yerleşme kanaması olarak adlandırılır.

Yerleşme kanaması, her hamilelikte görülmeyebilir ve çok az miktarda olabilir. Genellikle, yerleşme kanaması sadece birkaç damla olarak görülür ve birkaç gün sürer. Ayrıca, yerleşme kanaması regl gibi görünebilir veya daha hafif olabilir. Bu kanama, yumurtlama dönemi ile aynı zaman diliminde görülebilir. Eğer yerleşme kanamasının yanı sıra ağrı, şişkinlik, halsizlik gibi diğer belirtiler varsa veya kanamanın miktarı arttıkça doktorunuzla konuşmanız önerilir. Hamileliğin ilk haftalarında görülen kanama, hamileliğin devam etmediğini veya diğer sağlık sorunlarının varlığını gösterebilir. Hamilelik sırasında herhangi bir sağlık sorunu oluştuğunda, İzmir jinekolog önerilerine uymak önemlidir.

Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır?

Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır?

Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır? Ertesi gün hapı, hamilelikten korunmak amacı ile kullanılan bir araçtır. Bu hap, cinsel ilişki sonrası kullanılır ve hamileliğin gerçekleşmemesi için önlem almaya yarar. Ertesi gün hapı, korunmasız cinsel ilişki sonrası 72 saat içinde alınması gerekir. Ertesi gün hapının kullanımı, İzmir jinekolog tarafından size özel olarak belirlenebilir. Ancak genellikle, ertesi gün hapı, bir tablet olarak alınır ve önerilen dozun üzerinde alınmaması önemlidir. Ertesi gün hapı alındıktan sonra, cinsel ilişkiye devam etmek kesinlikle önerilmez ve cinsel ilişki sonrası korunma yöntemleri kullanılması önerilir. Sadece acil durum korunması olarak kullanılması önerilir ve sürekli kullanım için uygun değildir. Bu yüzden, cinsel ilişki sırasında kullanılması önerilen diğer korunma yöntemleri (prezervatif, hormonal kontraseptifler) kullanılması önerilir. İzmir jinekoloji uzmanı konuşarak ertesi gün hapının size uygun olup olmadığını ve nasıl kullanacağınızı öğrenmeli ve İzmir kadın doğum uzmanı önerilerine uymalısınız. Ayrıca, sadece bir kere kullanılan bir yöntem olduğu için, daha uzun vadeli bir korunma yöntemi aramanız önerilir.

Ertesi Gün Hapı Nedir?

Ertesi gün hapı, cinsel ilişki sonrası kullanılan bir araçtır. Hamilelikten korunmak amacı ile kullanılır. Ertesi gün hapı, hormonlar içeren bir ilaçtır ve hamileliğin gerçekleşmemesi için önlem almaya yarar. Ertesi gün hapı, cinsel ilişki sonrası 72 saat içinde alınması önerilir. Ertesi gün hapının kullanımını ve etkilerini doktorunuzla konuşarak öğrenmeniz hayatınız ve sağlığınız açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Ertesi gün hapı, hormon içeren bir ilaçtır ve genellikle östrojen ve progestin hormonları içerir. Östrojen ve progestin hormonları, ovulasyonu engelleyerek hamileliği önler. Bu hormonlar, rahim içi araçlar gibi çalışır. Ertesi gün hapının içeriği, marka ve türüne göre değişebilir. Bazı ertesi gün hapları sadece progestin içerirken, diğerleri östrojen ve progestin içermektedir.

Ertesi Gün Hapı Ne İşe Yarar?

Ertesi gün hapı, rahim içi araçlar gibi hormonlar içerir ve ovulasyonu engelleyerek bireyin hamileliği önler.

Ertesi Gün Hapını Kimler Kullanabilir?

Ertesi gün hapı, cinsel aktiviteye sahip bireyler tarafından kullanılabilir. Ancak, ertesi gün hapının kullanımı için bazı kriterler vardır. Örneğin, ertesi gün hapının kullanımı için cinsel aktiviteye sahip olmanız ve hamile olmak istememek gerekir. Ayrıca, ertesi gün hapının kullanımı için, cinsel ilişki sonrası 72 saat içinde bu hapı kullanmanız önerilir. Aksi takdirde hamilelik sürecinin başlaması gerçekleşebilir.

Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır?

Ertesi Gün Hapı Kimlere Zararlıdır?

Ertesi gün hapı, bazı kişiler için zararlı olabilir. Örneğin, aşağıdaki durumlarda ertesi gün hapının kullanımı önerilmez:

  1. Hamilelik halinde olanlar
  2. Emzirme döneminde olanlar
  3. Kanda pıhtılaşma bozukluğu olanlar
  4. Migreni olanlar
  5. Kalp veya karaciğer hastalığı olanlar
  6. Böbrek yetmezliği olanlar
  7. Trombositopeni (düşük trombosit sayısı) olanlar
  8. Astım veya solunum sistemi hastalıkları olanlar
  9. Ateşli bir hastalık geçirmekte olanlar

Ertesi gün hapının kullanımı için jinekolog İzmir uzmanlarının önerisinin alınması önemlidir. Ayrıca, doktorunuz ile cinsel ilişki sonrası geçirdiğiniz sağlık sorunlarını konuşmalısınız. Ertesi gün hapının kullanımı sırasında ortaya çıkan herhangi bir yan etki veya rahatsızlık durumunda doktorunuzla konuşmanız önerilir. Hapın kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek bazı yan etkiler vardır. Ancak, yan etkiler genellikle geçicidir ve kısa süreli olur.

Aşağıdakiler ertesi gün hapının yan etkilerinden bazılarıdır:

  1. Adet Düzensizliği
  2. Baş Ağrısı
  3. Bulantı
  4. Ateş
  5. Baş Dönmesi
  6. Göğüslerde Hassasiyet
  7. Ülseratif Kolpit
  8. Cildte Döküntü
  9. Tromboemboli
  10. Karın Ağrısı
  11. Kusma

Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır Aç Mı Tok Mu?

Ertesi gün hapı, aç veya tok olarak kullanılabilir. Ancak, ertesi gün hapının etkisi yeme durumunun etkisi olmamaktadır. Ertesi gün hapının etkisi hormon içeriği nedeniyle gerçekleşir. Bu sebepten dolayı sizin yemiş olduğunuz besinlerle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.

Emzirirken Ertesi Gün Hapı Nasıl Kullanılır?

Emzirirken ertesi gün hapının kullanımı önerilmez. Ertesi gün hapı, hormon içeren bir ilaçtır ve hormonlar emzirme döneminde bebekte oluşabilecek etkiler yapabilir. Emzirme döneminde hamileliği önlemek için diğer korunma yöntemleri kullanmak önerilir. Eğer hamile olmak istemiyorsanız ve cinsel aktiviteye devam ediyorsanız, İzmir kürtaj ile konuşarak en uygun korunma yöntemlerini belirlemelisiniz.

Ertesi Gün Hapı Yerine Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır?

Ertesi gün hapı ve doğum kontrol hapı arasındaki en önemli fark, kullanım amaçlarıdır. Ertesi gün hapı, cinsel ilişki sonrası kullanılan bir acil durum kontraseptifidir. Hamileliğin gerçekleşmemesi için önlem almaya yarar. Doğum kontrol hapı ise, hamileliğin önlenmesi için düzenli olarak kullanılan bir hormonal kontraseptiftir. Genellikle 21 veya 28 gün aralıklarla alınır. Doğum kontrol hapları, hormonlar içerir ve ovulasyonu engelleyerek hamileliği önler. Ayrıca, Ertesi gün hapı sadece acil durum korunması olarak kullanılması önerilir ve sürekli kullanımda kesinlikle uygun yöntem olarak kabul edilmez. Doğum kontrol hapı ise sürekli kullanım için uygun bir seçenektir. Doğum kontrol hapının kullanımı, düzenli olarak alınması gerekir ve düzenli kullanım için önerilir. Ertesi gün hapının yan etkileri, doğum kontrol haplarına göre daha az olabilir ancak daha az etkilidir. Doğum kontrol hapları ise, daha uzun süreli kullanım için önerilir ve daha yüksek bir koruma oranı sağlar. Her iki seçenek de doktorunuz tarafından size özel olarak belirlenmelidir. Doktorunuz size, sağlık durumunuz, cinsel aktiviteleriniz ve hamile kalmak istememeniz gibi faktörleri değerlendirerek en uygun seçeneği size önerir.

Bekaret Kontrolü Nasıl Yapılır?

Bekaret Kontrolü Nasıl Yapılır?

Bekaret Kontrolü Nasıl Yapılır? Bekaret kontrolü, kadın cinsel organlarının muayenesi yoluyla yapılır. Bu muayene genellikle bir jinekolog tarafından yapılır ve bir kadının ilk doğum kontrolünden önce yapılır. İzmir jinekolog, vajina, serviks ve rahim için muayene yapar. Ayrıca, doktor, rahim içi araçlar (RIA) kullanarak rahim içini ve rahim ağzını inceleyebilir. RIA, bir rahim içi araçtır ve rahim ağzını genişletmek için kullanılır. Doktor, rahim içini ve rahim ağzını incelemeye yarayan bir araç olarak RIA kullanabilir. Bekaret kontrolü, genellikle ağrısız ve kısa sürelidir. Ancak, bazı kadınlar muayeneden rahatsız olabileceğinden, İzmir kadın doğum uzmanı onların rahat hissetmelerini sağlamak için önerilerde bulunmaktadır.

Kızlık Zarı Nedir?

Kızlık zarı, kadın cinsel organlarının iç kısmını örten ve koruyan bir doku parçasıdır. Kızlık zarı, vajina girişinin önünde yer alır ve genellikle doğumda veya ilk cinsel ilişkide ayrılır. Kızlık zarının ayrılması olayına “kızlık kaybı” denir. Bu olay bazen küçük bir kanama ile birlikte olabilir. Kızlık zarının varlığı veya yokluğu, cinsel sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam taşımaz. Bu nedenle, kızlık zarının ayrılması veya korunması cinsel sağlık açısından önemli değildir. Ancak, bazı kültürlerde veya dinlerde kızlık zarının korunması önemlidir ve kızlık zarının korunması bir simge olarak görülür. Bu durumda, kızlık zarının korunması için ameliyatlar uygulanabilir. Ancak, bu ameliyatlar, cinsel sağlık açısından riskler taşıyabilir ve önerilmemektedir. Jinekolog İzmir uzmanları ile bu durumu daha detaylı bir şekilde görüşebilirsiniz.

Kızlık Zarı Çeşitleri Nelerdir?

Kızlık zarının çeşitli türleri vardır, bunlar:

  • Tam Kızlık Zarı: Tam kızlık zarı, vajina girişini tamamen kapatır. Bu tür bir kızlık zarı, doğum veya cinsel ilişki sırasında ayrılabilir.
  • Parçalı Kızlık Zarı: Parçalı kızlık zarı, vajina girişinin sadece bir kısmını kapatır. Bu tür bir kızlık zarı, doğum veya cinsel ilişki sırasında ayrılabilir.
  • Hiç Kızlık Zarı Yok: Bazı kadınlar doğuştan kızlık zarı olmayabilir. Bu durum, genellikle cinsel sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam taşımaz.
  • Kızlık Zarı Ameliyatı Sonrası: Bazı kadınlar kızlık zarı ameliyatı geçirir, bu durumda kızlık zarı ameliyat sonrası oluşan bir kızlık zarı vardır.
  • Füzyon Kızlık Zarı: Bazı kadınlar, vajina girişi veya rahim ağzı arasında bir füzyon kızlık zarına sahip olabilir. Bu durum, genellikle cinsel sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam taşımaz. Ancak, kızlık zarının varlığı veya yokluğu cinsel sağlık veya cinsel performans açısından önemli değildir. Bu nedenle, kızlık zarının ayrılması veya korunması cinsel sağlık açısından önemli değildir.

Evlenmeden Önce Kızlık Zarı Muayenesi Yapılır Mı?

Evlenmeden önce kızlık zarı muayenesi, yasal olarak yasaktır ve cinsel sağlık açısından önemli değildir. Bu tür muayeneler, kadınların cinsel sağlıklarının sömürülmesi veya aşağılanmasına yol açar. Ayrıca, bu tür muayeneler, cinsel sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam taşımaz. Bu nedenle, kızlık zarının varlığının veya yokluğunun tespit edilmesi için yapılan muayeneler cinsel sağlık ve genel sağlık anlamında önemli değildir.  Bu gibi durumlarda İzmir jinekoloji uzmanı ile gerekli muayenelerin yapılması önerilir.

Bekaret Kontrolü Nasıl Yapılır?

Kızlık Zarı Muayenesi Nasıl Yapılır?

Kızlık zarı muayenesi, cinsel sağlık veya cinsel performans açısından önemli değildir ve yasal olarak yasaktır. Bu nedenle, kızlık zarı muayenesi yapmak doğru değildir. Kızlık zarının varlığı veya yokluğu genellikle doğuştan veya doğum sırasında belirlenir. Kızlık zarı olmayan bireyler kalıcı kızlık zarı dikimi yaptırma yollarına başvurmayı tercih etmektedir. İzmir kızlık zarı dikimi fiyatları seçilen doktora göre değişiklik göstermektedir.

Bekaret Kontrolü Neden Yapılır?

Bekaret kontrolü, genellikle kadınların cinsel sağlıklarının sömürülmesi veya aşağılanmasına yol açar. Bu tür muayeneler, cinsel sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam veya da bir önem taşımamaktadır. Kızlık zarının olması veya olmaması, cinsel sağlık, vajinal sağlık, karşı cinsle ilişkideki sağlık veya cinsel performans açısından bir anlam taşımaz.

Bakirelik Kontrolü Nasıl Yapılır?

Tıpta bakirelik kontrolü, genellikle jinekolog tarafından yapılır. Bu kontrol, bir jinekolojik muayene ile başlar. Doktor, vajina, rahim ve overleri incelemeye ve bakireliğin varlığını veya yokluğunu tespit etmeye çalışacaktır. Ayrıca, doktor, vajinal duvar veya rahim içi araçlar (örneğin, spiral) gibi herhangi bir nesnenin varlığını da kontrol edecektir. Bakirelik kontrolü için jinekolojik muayene yanı sıra, bakirelik kanalının genişliği veya daralması için bir speculum (açılır araç) kullanılabilir. Doktor, bakirelik kanalının genişliğini veya daralmasını belirlemek için bu araçla vajina içine bakar. Eğer bakirelik kanalı daraltılmışsa veya vajina içinde herhangi bir nesne tespit edilirse, doktor bunun nedeni hakkında bilgi alacak ve gerekli tedaviyi önerecektir. Ayrıca, bazı durumlarda, bir laboratuvar testi yapılabilir. Bu test, vajinal sıvı veya idrar örneklerinde bakterilerin varlığını veya yokluğunu tespit etmeye yöneliktir.

Kızlık Zarı Muayenesi Kayıtlara Geçer Mi?

Kızlık zarı muayenesi yapılması yasaktır ve kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle, kızlık zarı muayenesi yapılmış olsa dahi, kayıtlara geçmemesi gerekir. Ayrıca, kızlık zarı muayenesi sonucunda elde edilen bilgiler cinsel sağlık veya cinsel performans açısından önemli olmadığından, kayıt altına alınması da uygun değildir. Cinsel sağlık konusunda önemli olan, kişinin rahat ve isteği ile yaptığı cinsel aktivitelerdir. Bu nedenle, kızlık zarı muayenesi yapılması önerilmez ve yasaktır.

Kızlık Zarı Muayenesi Fiyatları

Kızlık zarı muayenesi yapılması yasal olarak tamamıyla yasak olarak kabule edilen bir durumdur. Bu nedenle, kızlık zarı muayenesi yapılması için fiyatların belirlenmesi veya bahsedilmesi uygun değildir.

Bebek Hareketleri Ne Zaman Hissedilir?

Bebek Hareketleri Ne Zaman Hissedilir?

Bebek Hareketleri Ne Zaman Hissedilir? Bebek hareketleri, genellikle hamileliğin 20. haftasından sonra hissedilir. Ancak, hamileliğin ilerleyişi, bebeğin büyüklüğü ve bebeğin pozisyonu gibi faktörlere göre bu hareketler daha erken veya daha geç hissedilebilir. Bebek hareketleri, hamileliğin ilerleyişi sırasında daha sık ve daha belirgin hale gelir. Bu durum, anne adayının bebeğin sağlıklı ve aktif olduğunun bir göstergesidir.

Tekmeler Kaçıncı Aydan İtibaren Hissedilir?

Tekmeler, bebek hareketleri olarak bilinir ve genellikle hamileliğin 20. haftasından sonra hissedilir. Ancak, bebek pozisyonu, anne adayının bedeni ve bebeğin büyüklüğü gibi faktörlere göre tekmeler daha erken veya daha geç hissedilebilir. Bebek hareketleri, hamileliğin ilerleyişi sırasında daha sık ve çok daha belirgin bir hale gelir. Bebek hareketleri, annenin bebeği hakkında olumlu durumların bir sonucudur. Bu yüzden, herhangi bir endişe varsa İzmir kadın doğum uzmanı danışmanız önerilir.

İkinci Hamilelik ve Sonrakilerde Farklı Mıdır?

İkinci ve sonraki hamileliklerde, bazı farklılıklar olabilir. Örneğin, anne adayı daha önceki hamilelik deneyimine sahip olduğu için daha rahat ve bilinçli olabilir. Ayrıca, vücudun daha önce hamilelik yaşadığı için, hamileliğin ilerleyişi ve doğum işlemi daha hızlı olabilir. Ancak, her hamilelik farklıdır ve her birinde farklı sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin, ikinci veya sonraki hamileliklerde plasenta previa, cerrahi doğum gibi problemler daha yüksek olasılıkta ortaya çıkabilir. Bu nedenle, her hamilelikte jinekolog İzmir kontrolleri ve takip aşamaları çok önemlidir.

Bebekler Anne Karnında Ne Tür Hareketler Yapabilir?

Anne karnındaki bebekler genellikle hareket etmektedirler. Bu hareketler bebeğin gelişimi ve sağlığı için büyük bir öneme sahiptir. Ancak bazen bebeklerin hareketleri anne için rahatsız edici olabilir veya bebekte bir sorun olduğu endişesine neden olabilir. Bu nedenle, anne karnındaki bebeklerin hareketleri ile ilgili herhangi bir endişe ya da sorun olduğunda doktorunuza danışmanız önerilir. Bebekler anne karnında, birçok farklı hareket yapabilirler. Örneğin:

  • Tekme Atma: Bebekler, kaslarını ve eklemlerini kullanarak tekme atabilirler. Bu hareketler oldukça normaldir ve bebeklerin vücutlarının gelişimi ile ilgilidir. Anne karnındaki bebeklerin tekme atması, bebeklerin kaslarının ve eklemlerinin gelişimini destekler.
  • Sıvıda Yüzme Gibi Hareketler: Bebekler, amniyotik sıvıda sıçrayarak ve yüzerek hareket edebilirler.
  • Kucağa Oturma Pozisyonunda Hareket Etme: Bebekler, kalçalarını ve bacaklarını kullanarak kucağa oturma pozisyonunda hareket edebilirler.
  • Koltukaltında Hareket Etme: Bebekler, koltukaltlarındaki kaslarını kullanarak hareket edebilirler.
  • Ters Dönme: Bebeklerin annenin karnında ters döndüğü durumlara “transvers prezentasyon” denir. Bu durumda bebek vajinal doğum yapması zor hale gelir ve sezaryen doğum yapılması gerekli olabilir. Ancak bazı durumlarda bebek doğum esnasında pozisyonunu değiştirerek doğum yapabilir. Ayrıca bu durum annenin ve bebeğin sağlığı için tehlike oluşturmaz.
  • Kafa Dönme: Bebekler, kafalarını döndürerek etrafına bakabilirler. Anne karnında bebeğin kafa dönme hareketi, bebeklerin normal hareketlerinden birisidir. Bu hareket bebeklerin kafasının ve boynunun esneme ve gelişmesini sağlar. Bu hareketler genellikle 36-37 haftalık hamilelik döneminde daha belirgin olur. Ancak bebeklerin hareketleri her anne için farklıdır ve bazılarının bebekleri diğerlerine göre daha hareketlidir.

Bebeklerin hareketleri genellikle hamileliğin ilerlediği zaman diliminde daha belirgin hale gelir.

Bebek Hareketleri Ne Zaman Hissedilir?

Anneler Bebeğin Hangi Hareketlerini Hisseder?

Anne adayları genellikle bebeğin tekme atmalarını, hareketlerini ve kaslarının kullanımını hisseder. Bebeklerin büyüdükleri ve kaslarının güçlenmeye başladıkları zaman, anne adayları genellikle bebeklerin hareketlerini daha da büyük bir oranda, belirgin bir şekilde hisseder. Bebeklerin hareketleri sıklıkla öğleden sonra ve geceleri daha belirgin olabilir. Ayrıca, anne adayları bebeklerinin konumunu ve pozisyonunu, bebeklerinin nerede olduğunu ve hatta bebeklerinin cinsiyetini bile anlamaya çalışabilirler.

Hareketler Dışarıdakiler Tarafından Gözlemlenebilir Mi?

Bazı durumlarda, bebek hareketleri dışarıdakiler tarafından gözlemlenebilir. Özellikle, hamilelik ilerledikçe ve bebek büyüdükçe, anne adayının karnında oluşan hareketler daha belirgin hale gelebilir. Bu hareketler, kabarıklık veya sertleşme şeklinde görülebilir. Ancak, her annenin vücudu ve hamileliği farklı olduğu için, herkesin durumu farklı olabilir. Ayrıca, bebek pozisyonu, anne adayının bedeni ve bebeğin büyüklüğü gibi faktörler de dışarıdakiler tarafından bebek hareketlerinin gözlemlenme olasılığını etkileyebilir.

Anne Karnındaki Bebekler Hangi Saatlerde Daha Sık Hareket Ediyor?

Anne karnındaki bebeklerin hareketleri günün farklı saatlerinde değişebilir. Ancak genellikle bebekler daha aktif oldukları saatlerde hareket ederler. Örneğin, bebekler öğleden sonra ve gece saatlerinde daha sık hareket edebilir. Bu saatlerde, bebeklerin aktivitesi daha belirgin hale gelebilir ve anne adayları bebeklerinin hareketlerini daha iyi hissedebilirler. Ayrıca, annenin günlük aktiviteleri, uyku ve beslenme durumları gibi faktörler de bebeklerin hareketlerini etkileyebilir.

Bebek Ne Kadar Süreyle Hareketsizse Sorun Teşkil Eder?

Bebek hareketleri normaldir ve değişebilir. Ancak, bebek hareketlerinin azalması veya tamamen durması, bir sorun oluştuğunu gösterir. Bu nedenle, herhangi bir endişe varsa mutlaka İzmir jinekoloji uzmanı ile iletişim kurmalısınız. Doktorunuz bebek hareketlerini izlemek için birkaç yöntem kullanabilir, örneğin, bebek hareketlerini saymak, anne adayının bebek hareketlerini hissetme durumunu değerlendirmek gibi yöntemler kullanılabilir.

Bebek hareketlerinin azalması veya durması, oluşabilecek birçok sorunun habercisi olabilir, örneğin plasenta yetersizliği, bebekte oksijen eksikliği, bebekte su kaybı gibi. Bu nedenle, bebek hareketlerinin azalması veya durması durumunda mutlaka İzmir jinekolog veya da İzmir kürtaj uzmanına danışmalısınız.

Pelvik Ağrı Nedir?

Pelvik Ağrı Nedir? Pelvik ağrı karnın en alt kısmında ya da göbeğin altında oluşmaktadır. Bu bölgede bayanlar için önemli organlar bulunmaktadır. Bu bölgede öncelikle yumurtalık bulunmaktadır. Rahim, vajina ya da anüs bu bölgede yer almaktadır. Kalın bağırsak da bu bölgeye aittir. Mesane hatta alt idrar yolları da bu bölgenin organlarıdır. İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından bu ağrının son zamanlarda kadınları mustarip ettiğini gözlemlemektedir.

Ağrı ilk başlarda ince bir ağrı olarak başlamaktadır. 3 ay ya da 6 aylık süre ile ağrının geçmemesi en önemli belirtisidir. Pelvik ağrı bazen kas ağrısı bazen kemik ağrısı ya da organ ağrısı şeklinde hissedilmektedir. Ağrı kas kasılması şeklinde sürekli olarak devam etmektedir.

Pelvik Ağrı Ne Demek?

Pelvik ağrı pelvik bölgede altı aydan daha uzun süren ağrıların genel adıdır. Kadınların canlarını yakmaktadır. Bu ağrı ilk olarak kadının anne olma organlarında sorun yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla en kısa sürede uzman bir İzmir jinekolog tarafından tedavi edilmesi gerekmektedir. Pelvik ağrı erkeklerde çok nadir görülmektedir. Bu nedenle kadın hastalığı olarak algılanmaktadır. Pelvik ağrının belirtileri kısaca şöyle tarif edilmektedir.

  • Adet krampları ya da sancılı yumurtlama
  • Kanser
  • Yumurtalık kistleri
  • Cinsel ilişki esnasında acı hissetme ya da yanma. İlişki sonrasında günlerce süren ağrılar.
  • Bazen kabızlık olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • İştah kaybı buna paralel olarak dışkılama da sorunlar.

Kadın hastalıkları doktoru olan uzmanlara göre nedenleri ise şöyle sıralanmaktadır.

  • Apandisit sorunu şişme ya da patlama
  • Hamilelik ya da dış gebelik olarak bilinen gebelik
  • Düşük hatta önceden yapılmış olan düşük
  • İdrar ya da mesane yolu hastalıkları. Bu hastalıkların başında enfeksiyon ya da kanser gelmektedir.
  • Korunmasız cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar.
  • Böbreklerin işlev bozukluğu ya da kum taş gibi durumlar.
  • Kırık pelvis kemikleri gibi nedenler bu hastalığı tetiklemektedir.

Pelvik Ağrı Nedir

Pelvik Ağrı İçin Hangi Doktora Gidilir?

Pelvik ağrı nedir? , hangi doktora gidilir.Bizim ülkemizde maalesef bireyler bu hastalık konusunda gerekli bilince sahip olmamaktadır. Pelvik bölgedeki ağrıyı diğer ağrılardan ayırt edememektedir. Ağrının tespitini yapmak adına çok farklı doktorlara gidilmektedir. Bu doktorların verdiği ilaçlar kullanılmakta hatta ağrının daha da artması mümkün olmaktadır. Bir kadın doktoruna tedavi olmadan önce kapı kapı gezilmektedir.

Pelvik ağrıların tanı ve tedavisi için İzmir kadın doğum doktoru gidilmesi gereken ilk yerdir. Eğer sürecin ilerleyen zamanlarında ihtiyaç duyulursa bir algolog doktordan yardım alınmalıdır. Pelvik ağrının nedenin anlaşılması tedavi süreci için önem arz etmektedir. Bu tedavi bazı durumlarda farklı alanlarla kombine olarak yapılmaktadır. Hastalığa sebep eğer bir kist ise İzmir jinekolog eşliğinde genel cerraha başvurulmalıdır. Ağrının sebebi cinsel bir hastalık ise zührevi hastalıklara yönlendirme yapılmaktadır. Ağrı bir kemik sorunu nedeniyle yaşanıyor ise ortopedi doktoru sürece dâhil edilmelidir. Pelvik ağrının tespiti için gerekli bazı ön tedaviler vardır.

Bu tedavilerin ilki kan ya da idrar testleridir. Bu testler özellikle bayanlarda ağrının sebebi konusunda fikir vermektedir. Enfeksiyon ya da kanser gibi durumların tespiti mümkündür. Diğer bir ön tedavi ise ultrasondur. İzmir jinekolog ultrason tedavisi ile idrar yollarındaki kist anında görmektedir. Zührevi hastalık olduğundan şüphelenilen durumlarda penis ya da vajinadan kültür alınması. Bu kültürler çeşitli testlere tabi tutularak sorunun kaynağı öğrenilmektedir.

Pelvik ağrının bir diğer teşhis yöntemi de kolonoskopidir. Bu işlem ile varsa kanamanın sebebi ortaya çıkmaktadır. Gebelik testleri. Genellikle üreme yaşlarında olan kadınlar da işe yaramaktadır.

Pelvik Ağrı Nasıl Geçer?

Pelvik ağrının geçmesi için her şeyden önce İzmir kadın hastalıkları doktoru ile görüşmek gerekmektedir. Bu tedavinin başarıya ulaşması için sorunun kaynağına inmek gerekmektedir. Pelvik ağrı tedavisi birçok farklı şekilde yapılmaktadır. Bu tedavi yöntemleri sırasıyla;

  • Ağrı kesici ilaçlarla tedavi; özellikle aspirin bu tedavide önemli rol oynamaktadır. Yine bu tedavinin tam anlamı ile sonuca ulaşmasını sağlamamaktadır.
  • Bazı durumlarda hormon tedavileri; kadınlarda genellikle adet döneminde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Nadiren başarı sağlamaktadır.
  • Antibiyotik tedavisi; bu tedavi enfeksiyonlar oluştuğu gözlemlediğin de kullanılmaktadır. Eğer sorun bakteri tabanlıysa bu tedavi başarı sağlamaktadır. Antibiyotik ilaçlar kesinlikle kadın hastalıkları doktoru onayı olmadan kullanılmamalıdır.
  • Antidepresan ilaç tedavisi; her ne kadar bayanlarda depresyon olmasa da bu ilaç bazı durumlarda iyi gelmektedir.
  • İlaç tedavisi dışında başvurulan fizik tedavi; bu tedavi yöntemi ile egzersiz programı ile uygulanmaktadır.
  • Psikolojik tedavi; cinsel bozukluk, istismar ya da kişilik bozukluğu gibi durumlarda uygulanmaktadır.
  • Bazı durumlarda ise ne yazık ki son çare ameliyat olmaktadır. Bu yönteme İzmir jinekolog karar vermektedir.

Tüm bu tedaviler uygulandıktan sonra ağrı sorunu çözülmektedir. Bayanlarda adet düzene girmekte ya da ağrısı sona ermektedir. Bu ağrı ileride tekrar edebilme potansiyeline sahiptir. Pelvik ağrı sorunu yaşayan kişiler anne olmaktadır. Bu durumun korkulara sebep olması yersizdir. Bazen gebelik sonuçlanınca ağrı kendiliğinden geçmektedir. Kadınlar yaşadıkları en ufak bir ağrıda doktora başvurmak zorundadır.

Pelvik Ağrı Nerede Hissedilir?

Pelvik ağrı göbeğin alt kısmında hissedilmektedir. O bölgede yer alan herhangi birinin ağrıması pelvik ağrı olarak adlandırılmaktadır. Bu ağrı genellikle üreme organlarında görülmektedir. En büyük baskıyı kasık olarak bilinen bölgeye yapmaktadır. Bazı durumlarda ağrı sabit olarak kalmamaktadır. Ağrı günden güne bölgenin tümüne yayılmaktadır.

Vajinal Enfeksiyon Nedir?

               Vajinal Enfeksiyon Nedir Kadınlara özgü hastalıklardan biri olan Vajinit, Vajinal enfeksiyon adıyla da anılabilmektedir. Genital bölgede çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilecek bakteriyel bozulmalar, vajinal enfeksiyon olarak tanımlanabilir. İstenmeyen türde bakteri, mantar gibi mikroorganizmaların vajina bölgesinde üremesi ve bu bölgede iltihaba yol açması vajinal enfeksiyonun gelişim süreci olarak özetlenebilir.

               Elbette vajinal bölgede halihazırda çok sayıda ve çeşitli bakteriler bulunmakta olup, bunların kişiye bir zararı olmadığı gibi, diğer bakterilerin üremesine de yer bırakmamasıyla yarar sağlarlar. Buna göre, doğal vajinal bakterilerde azalma olması halinde, vajinit oluşumu riski büyük ölçüde artar. En önemli sebebi yanlış antibiyotik kullanımı olan vajinal enfeksiyonun oluşumunda, genital bölgedeki doğal bakterilerin varlığı önemli bir koruyucu görevi üstlenmektedir. İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından önerilen beslenme programları uygulanmalı ve özellikle cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların önüne geçilmesi için prezervatif gibi korunma yöntemleri tercih edilmelidir.

Vajinal Enfeksiyon Belirtileri

               Adet akıntılarından bağımsız olarak gelişen, genellikle kötü kokulu olan tüm akıntılar vajinit belirtisi olabilmektedir. Ayrıca adet kanamaları sırasında da, yine farklı renk ve kokularda akıntı görülmesi, vajinal enfeksiyon belirtileri arasında sayılmaktadır. Bu nedenle adet kanamalarının takip edilmesi bu enfeksiyonların erken teşhis edilmesinde büyük önem taşımaktadır. Zamanında tedavi edilmeyen vajinal enfeksiyonun, rahim içlerine doğru ilerleyerek cinsel bozukluklar başta olmak üzere pek çok hastalığa yol açabileceğini unutmamak gerekir.

               Akıntı haricindeki vajinal enfeksiyon belirtileri ise bu bölgede görülen olağan dışı kaşıntı veya yanma hissidir. Vajinal bölgede normal dışı ağrı ya da kaşıntı hisseden kadınların en kısa sürede jinekolog İzmir arayışında olmaları ve olası bir enfeksiyonu zamanında teşhis ettirmeleri oldukça önemlidir. Bununla birlikte, cinsel birleşme esnasında olağandan farklı bir ağrı hissedilmesi, gözle görülemeyen bir enfeksiyona işaret edebileceğinden yine bir uzmana başvurulması yararlı olabilir.

               Erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da üreme bölgelerindeki enfeksiyonun en önemli belirtilerinden birisi şüphesiz idrar yaparken yanma hissidir. Bu hissi yaşayan kişilerin mümkün olduğu kadar erken İzmir kadın doğum doktoru randevusu alarak kontrole gitmeleri gerekmektedir. Yanma hissinin yanı sıra, vajinal bölgede gözle görülebilen kızarıklık ya da şişlik gibi belirtiler de vajinal enfeksiyona işaret edebilir. Özet olarak vajinal enfeksiyon belirtilerini sıralamak gerekirse;

– Vajinal bölgede gözle görülebilen kızarıklık/şişlik

– Cinsel birleşme esnasında hissedilen olağan dışı ağrılar

– İdrar yaparken ağrı hissedilmesi

– Vajinal bölgede hissedilen rutin dışı yanma ve kaşınma hissi

– Adet döngüsü sırasında, öncesinde veya sonrasında görülen normal olmayan renk ve kokulardaki akıntılar

Vajinal Enfeksiyon Nedir

Vajinal Enfeksiyon Neden Olur?

            Vajinal Enfeksiyon Nedir?   Kadın genital bölgesinde yukarıda sayılan belirtilerle kendini gösteren Vajinit, kimyasal maddeler, mikroorganizmalar ve cinsel yolla bulaşma gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Partnerin cinsel bölgesinde var olan bir enfeksiyon doğrudan vajina bölgesine bulaşabileceği gibi, meni akıntısı yoluyla da vajinit oluşum riski bulunmaktadır. Bu nedenle cinsel birleşme esnasında korunma oldukça önemlidir. Yine de korunma olduğu halde, partnerin testis ya da etrafındaki bölgelerde yaşayan mikroorganizmaların da vajinal bölgeye ulaşarak enfeksiyon bulaştırma/taşıma riski bulunmaktadır. Bu nedenle gözle görülemeyen ve korunma yöntemleri kullanıldığı halde enfeksiyonlar vajinaya ulaşabilmektedir. Bunu önlemek için ise, sağlıklı beslenme ve yanlış antibiyotik kullanımından kaçınmak oldukça önemlidir. Bağışıklık sistemi güçlü olan kadınlar, potansiyel bir enfeksiyon oluşumuna biyolojik olarak tepki verebilmekte bu enfeksiyonları büyümeden/oluşmadan yok edebilmektedir.

               Vajinit de denilen vajinal enfeksiyon cinsel yolla bulaşmanın yanı sıra, en yaygın olarak da yanlış antibiyotik kullanımından da ortaya çıkabilmektedir. Yukarıda bahsedildiği üzere vajinal bölgede bulunan yararlı bakteriler yanlış antibiyotik kullanımına bağlı olarak yok olabilmekte ve bu da zararlı bakteri ve parazitlerin oluşumuna yer hazırlamaktadır. Bu nedenle doğal ve yararlı bakterilerin korunması ve burada kurdukları kolonilerin yok edilmemesi, vajinal enfeksiyonu önlemenin en önemli yollarından birisidir. İzmir kadın hastalıkları doktoru, bu hastalıkların yanlış ilaç kullanımından kaçınma ve yine sağlıklı beslenme kanalından geçtiği belirtmektedir.

               Kimi zaman vajinal enfeksiyon oluşumu, doğal bakterilerin normalden fazla üremesiyle oluşabilmektedir. Bu durumu ön görme ya da önleme seçeneği fazla olmasa da, vajinit belirtileri göz önüne alınarak erken müdahale yapılması en iyi opsiyon olarak öne çıkmaktadır. İzmir kadın doğum doktoru ayrıca vajinal bölgenin temizliğinin doğru şekilde yapılmasının öneminden de bahsetmektedir.

Vajinal Enfeksiyon Nasıl Geçer?

               Vajinal enfeksiyon, en nihayetinde istenmeyen mikroorganizmaların yol açtığı bir enfeksiyon olduğu için tedavisi de en bilinen doğrultuda antibiyotikler yoluyla yapılmaktadır. Genellikle oral yolla alınan tablet ya da kapsül antibiyotikler tercih edilir. Kimi enfeksiyonların türüne, şekline ve boyutuna göre ise sürülerek uygulanabilen krem şeklinde antibiyotik tedaviler bulunmaktadır. Rahim içlerine ilerleyen iltihaplarda ya da ilaçla tedavi edilemeyen bazı enfeksiyon türlerinde ise İzmir jinekolog tarafından cerrahi müdahale önerilmektedir. Antibiyotiklerle dıştan temizlenemeyen bu tür enfeksiyonlar, operasyon yardımıyla içten temizlenebilmektedir.

               Vajinal enfeksiyon tedavilerinden önce, elbette bu hastalıkların önlenmesi daha önemli bir konu olarak ön plana çıkmaktadır. Jinekolog İzmir birliği tarafından önerilen diyet programlarını takip ederek genital bölgede istenmeyen bakteri oluşumunun önüne geçebilir ya da önüne geçemediğiniz durumlarda bünyenin baş edebileceği bir bağışıklık sistemine sahip olmanız önerilir. Ayrıca çocuk sahibi olma amacı gütmeyen tüm ilişkilerde korunma yöntemlerinin kullanılması da öneriler arasında önemli bir yer tutmaktadır.

               Vajinal enfeksiyon tedavisi öncesinde dikkat edilecek hususlar olduğu gibi, tedavi süresince de İzmir kadın hastalıkları doktur tarafından bir takım yönergeler alacaksınız. Bunların en başında ise şüphesiz, enfeksiyon tedavisi tamamlanana kadar ilişkiden uzak durmanız yer almaktadır. Hem kendi tedavinizin aksamasına neden olabilir hem de partnerinize enfeksiyon bulaştırma riski taşıyabilirsiniz. Bu nedenle vajinal enfeksiyon tedavisi olumlu sonuçlanmadan cinsel birleşme yaşamamanız önerilir. Bununla birlikte tedavi süresinde uzman hekim tarafından önerilen beslenme programına uymanız da büyük önem arz etmektedir. Ayrıca enfeksiyon belirtileri geçmesine rağmen, uzman doktorun önerdiği sürelerde tedaviye devam etmeniz gerekmektedir, aksi takdirde enfeksiyon kısa sürede tekrarlayabilir.

Hamilelikte Vajinal Enfeksiyon

               Kadınlarda görülen vajinal enfeksiyon, gebelikte de kaçınılacak bir durum değildir. Hamilelikte vajinal enfeksiyon belirtileri, normal belirtilerle aynı olmakla birlikte, etkileri ve sonuçları farklı olabilmektedir. Hamilelik süresince gerçekleşen her türlü akıntı dikkatle takip edilmeli ve gebelikle ilgisi olmadığı düşünülen durumlarda ivedilikle İzmir jinekolog ile görüşme sağlamalı ve yaşadığınız belirtileri detaylıca paylaşmalısınız. Aynı şekilde kızarıklık, şişlik, yanma ve kaşınma gibi belirtileri olan hamilelikte vajinit durumunda, zamanında tedavi edilmemesi durumunda anne karnındaki bebeğe de ciddi zararlar verebilmektedir.

Menopoz Nedir?

             Menopoz Nedir?  Orta yaş gruplarını geçen kadınlarda doğurganlığı sona ermesi menopoz olarak adlandırılır. Ortaya çıkma yaşıyla ilgili çeşitli faktörler bulunan menopoz, en çok doğal yolla gelişmektedir. Ayrıca cerrahi yolla menopoz oluşumu da mümkün olabilmekte ve bir hastalık olarak erken menopoz görülebilir. Doğal menopoz gelişmesi durumunda zamanında tanılanması, ortaya çıkacak olan olumsuz etkilerin en aza indirilmesini sağlayabilmektedir. Cerrahi menopoz ya da erken menopoz ise, tedavi gerektirmekte ve doğal menopoz sürecine kadar doğurganlığın korunması amaçlanır.

               Menopoza girdi, olarak kabul edilen kadınlarda son adet görülmesinin üzerinden 12 ay geçmesi gerekmektedir. Eğer 3-4 aylık düzensiz aralıklarla adet görülüyor ve yaş aralığı da uygunsa, belirtileri gösteren kadınların premenopoz adı verilen menopoz öncesinde dönemde olduğu kabul edilir. Menopoz döneminde kesin olarak adet döngüsü sona erer ve gebelik ihtimali kalmaz. Adet döngüsü de vücudun gebelik hazırlığı olduğundan, artık gebelik şansı kalmayan vücutta, artık yumurta atımı gerçekleşmez. Kadının yaşadığı iklim şartları da dahil olmak üzere alkol ve sigara kullanımı, kullanılan bazı ilaçlar, travmatik yaşam olayları gibi pek çok faktöre bağlı olarak menopoza girme yaşı değişebildiği İzmir kadın hastalıkları doktoru ve jinekologların ortak görüşdür.

Menopoz Belirtileri Nelerdir?

               Dünya genelinde 45-55 yaş aralığında çeşitli faktörlere bağlı olarak farklı yaşlarda ortaya çıkan menopoz belirtileri erken teşhis açısından oldukça önemlidir. Menopozun olumsuz etkilerinin büyük bölümünün ilk bir sene içinde ortaya çıktığı göz önüne alındığında, erken tedaviye başlanması durumunda olumsuz etkilerin en aza indirilmesi ve yaşam konforunun düşürülmemesi mümkün olabilmektedir. En yaygın menopoz belirtileri şu şekilde sıralabilir:

– Sıcak, ter ve ateş basmaları

– Cinsel istek azlığı

– Sinir ve gerginlik hali

– Düzensiz adetler

– Dikkatsizlik, yorgunluk ve unutkanlık

– İştahta artış

– Baş dönmeleri/ağrıları

– Uyku sorunları

               Yukarıda sayılan belirtilerin premenopoz, yani menopoz öncesi belirtiler olduğunu belirtmek gerekir. Bu belirtilerden bir kaçının birlikte ve uygun yaş aralığında görülmesi durumunda menopoz işaretleri olabileceği değerlendirilmeli ve en kısa sürede İzmir kadın hastalıkları doktoru muayenesi olmak gerekir. Premenopoz belirtileri yaşayan kadının 6 ay ila 1 sene içerisinde menopoza gireceği öngörülebilir ve buna göre destek verilebilir.

Menopoz Ne Zaman Başlar?

               Menopoz başlama yaşı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte dünyadaki yaş ortalaması 45-55 olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de menopoz yaşı ise 46-49 aralığında gelişmektedir. Belirtilen yaş aralıklarının doğal menopoz yaş aralıkları olduğunu belirtmekte yarar vardır. Erken menopoz hastalığına yakalanan kadınlar, 40 yaşından önce menopoz belirtilerini göstermekte ve hayatlarında olumsuz etkiyle karşılaşabilmektedir. Bu sebeple erken dönem menopoz belirtilerinin bilinmesi ve bunlara rastlanılması durumunda jinekolog İzmir başvurusu yapmak yararlı olmaktadır.

               Doğal menopozun ortaya çıkmasına etki eden faktörler çevresel, genetik ve bireysel olabilmektedir. Bireyin yaşadığı iklim şartlarının soğuk ve sert olması doğal menopoz yaşını geriye çekebilmektedir. Bununla birlikte genetik yatkınlık oldukça önemli bir etkendir. Aynı aileye mensup kadınların ortalama olarak benzer yaşlarda menopoza girdiği bilinmektedir. Bu da elbette, gelecek nesillere menopoz şüphesi konusunda ipuçları vermektedir. Menopoz başlangıcına etki eden önemli bir diğer değişken ise ilk adet yaşıdır. İlk yumurta atım yaşının, son yumurta atım yaşına etki etmesi doğal bir süreç olarak kabul edilir.

               Menopoza doğal yaştan erken girmeye neden olabilen belki de en önemli etken stresli yaşam olaylarıdır. Travmatize olan kadınların normalde erken menopoza girdiğine dair ciddi bulgular vardır. Elbette alkol ve sigara kullanımı da menopoz yaşının geriye çekilmesinde etkin bir rol oynadığı İzmir kadın doğum doktoru ve uzmanların tespitleri arasındadır. Alkol ve sigara haricinde doğum kontrol haplarının gereksiz ve/veya fazla kullanımının da erken menopoza yol açtığı bilinmektedir.  Ek olarak, emzirme süresi 2 yılı aşan kadınlarda da menopoz yaşının geriye gitmesine rastlanmaktadır.,

Menopoz Nedir

Erken Menopoz Tedavisi

                            Menopoz Nedir?  Orta yaş gruplarını geçen kadınlarda doğurganlığı sona ermesi menopoz olarak adlandırılır. Ortaya çıkma yaşıyla ilgili çeşitli faktörler bulunan menopoz, en çok doğal yolla gelişmektedir. Ayrıca cerrahi yolla menopoz oluşumu da mümkün olabilmekte ve bir hastalık olarak erken menopoz görülebilir. Doğal menopoz gelişmesi durumunda zamanında tanılanması, ortaya çıkacak olan olumsuz etkilerin en aza indirilmesini sağlayabilmektedir. Cerrahi menopoz ya da erken menopoz ise, tedavi gerektirmekte ve doğal menopoz sürecine kadar doğurganlığın korunması amaçlanır. Belirtilen yaş aralığından erken yaşlarda menopoza girilmesi durumu Erken Menopoz olarak tanımlanır ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak değerlendirilir. Öncelikli olarak hormon tedavisinin uygulandığı erken menopoz durumunda, östrojen hormonu takviyesi yapılarak, adet döngüsünün normale dönmesi hedeflenmektedir. Henüz tam menopoza girilmediğinden, halen doğurganlığın sağlanması mümkündür. Menopoz belirtilerinin olağandan erken yaşta görülmesi durumunda en kısa sürede İzmir jinekolog muayenesi olarak erken menopoz şüphesinin incelenmesi gerekir. Bu sayede menopozun olumsuz ve geri dönülemez etkilerinin erken yaşta ortaya çıkması önlenebilmektedir. Böylelikle erken menopoz tedavisi olan kadınların yaşam konforunu geri kazanması ve varsa gebelik planlarının hayata geçirilmesi sağlanabilmektedir.

               Erken menopoz tedavilerinden en yaygın olanı Hormon Replasman Tedavisi olarak bilinmekte HRT olarak kısaltılmaktadır. Hastaya östrojen ve progesteron verilerek, hormon dengesi sağlanması amaçlanır. Böylece erken menopoz belirtileri olan kadının adet döngüsüne düzen verilmesi hedefi doğrultusunda menopoz yaşının ileriye götürülmesi sağlanır.

Menopoz Sonrası Kanama Neden Olur?

             Menopoz Nedir?  Orta yaş gruplarını geçen kadınlarda doğurganlığı sona ermesi menopoz olarak adlandırılır. Ortaya çıkma yaşıyla ilgili çeşitli faktörler bulunan menopoz, en çok doğal yolla gelişmektedir. Ayrıca cerrahi yolla menopoz oluşumu da mümkün olabilmekte ve bir hastalık olarak erken menopoz görülebilir. Doğal menopoz gelişmesi durumunda zamanında tanılanması, ortaya çıkacak olan olumsuz etkilerin en aza indirilmesini sağlayabilmektedir. Cerrahi menopoz ya da erken menopoz ise, tedavi gerektirmekte ve doğal menopoz sürecine kadar doğurganlığın korunması amaçlanır.

               Östrojenin kalp hastalıklarını baskılayıcı etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte, tansiyon başta olmak üzere çeşitli koroner arter kalp hastalıkları, menopoz döneminde görülebilmektedir.  Kadınlarda en çok şikayete neden olan konular arasında ise menopoza girdikten sonra kilo artışı gelmektedir. Tüm bu etkilerin en aza indirilmesi amacıyla erken menopozun teşhisi ve hormon desteği önemli hale gelmektedir.

               Öte yandan menopoz sonrası adet döngüsü sona erdiği için kanama olmaması gerekir. Ancak östrojen tedavisi alan kişilerde hormon etkisiyle dönem dönem kanamalar görülebilmektedir. Hormon ilacı kullanan kadınların akan kanamaların %95’i zararsız olup, yalnızca %5 kadarı olumsuz olarak değerlendirilmektedir. Ancak hormon tedavisi almayan kadınlarda menopoz sonrası kanamalar kesinlikle ciddiye alınmalıdır. Adet döngüsünün bittiği ve hormon desteği alınmadığı durumlarda kanama olması beklenmemektedir. Bu süreçten sonra gerçekleşen kanama, akıntı ve lekelerin yumurtalık kanseri başta olmak çeşitli hastalıkların habercisi olduğu unutulmamalı ve acele olarak İzmir kadın hastalık doktoruna görünmek gerekmektedir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Nedir?

               Rahim Duvarı Kalınlaşması Jinekolojik hastalıklar arasında yer alan Rahim Duvarı Kalınlaşmasının tıp literatüründeki adı endometrial hiperplazi olarak geçmektedir. Doğum organı olarak da bilinen rahim, menstrüasyon döneminde her ay kalınlaşıp incelmektedir. Östrojen ve progesteron adı verilen hormonlar arasındaki dengeyle yönetilen bu süreç, kadın hayatında oldukça sıradan bir süreci ifade etmektedir. Bununla birlikte, İzmir kadın hastalıkları doktoru çeşitli nedenlere bağlı olarak bu hormonal dengenin bozulması, rahim duvarının normalden fazla kalınlaşması sonucu tekrar incelme gerçekleşmediğini belirtmektedir.

               Bilindiği üzere adet döngüsü, kadın vücudunun her ay kendini hamile kalacak gibi hazırlaması sonucu meydana gelmektedir. Yumurta hücreleri rahim duvarına tutunmakta ve bu tutunmayı sağlamlaştırmak için östrojen hormonu yardımıyla duvar kalınlaşmaktadır. Gebelik gerçekleşmemesi durumunda ise progesteron hormonu devreye girerek bu duvarı yeniden inceltmekte ve kullanılmayan yumurta hücresini duvar kalıntılarıyla birlikte adet kanaması olarak dışarıya atılmasını sağlamaktadır. Rahim duvarı kalınlaşması olarak bilinen endometrial hiperplazi hastalığı, duvarın yeniden incelememesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. İzmir Kadın doğum doktoru tarafından tedavi edilmediğinde ciddi kan kayıplarına, kanser hastalığına ve ölüme kadar götürebilen bu hastalık; içinde bulunduğu evresine, kalınlık düzeyine, kadının yaşına bağlı olarak ilaçlarla ya da cerrahi yollarla tedavi edilebilmektedir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Neden Olur?

               Kadın vücudunda mükemmel bir uyum içinde çalışan östrojen ve progesteron adı verilen hormonlar adet sürecini kusursuz bir şekilde yürütmektedir. Adet döngüsü, kadının her ay hamile kalacakmışçasına hazırlık yapmakta ve buna bağlı olarak östrojen adı verilen hormon, rahim duvarını kalınlaştırarak yumurtanın buraya tutunmasını sağlamaktadır. Gebeliğin olması için gerekli olan bu durum, gebelik oluşmadığı durumlarda tersine çevrilerek denge sağlanır. Adet süresince herhangi bir sperm hücresiyle buluşmayan yumurta hücresi, rahim duvarından ayrılır ve adet kanaması başlatılır. Bu süre zarfında progesteron adı verilen hormon devreye girerek rahim duvarının tekrar incelmesini sağlar. Bu süreci sekteye uğratacak her türlü hastalık ve dengesizlik sonucu ise rahim duvarı kalınlaşması meydana gelmektedir.

              Bu hastalığın çeşitli nedenleri bulunmakla birlikte, tüm nedenlerin hormonal dengesizlik altında birleştiği yönünde İzmir jinekologları arasında fikir birliği sağlamaktadır. Endometrial hiperplazi, östrojen ve progesteron hormonları arasındaki çalışma dengesinin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Karaciğer hastalıkları, tiroid hastalıkları ve obezite gibi sorunlara bağlı olarak bozulan hormon dengesi, rahim duvarı kalınlaşmasına yol açabilmektedir. Bu nedenle kadınların düzenli olarak hormon dengesini kontrol ettirmesi önem arz etmektedir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Nelere Sebep Olur?

               Ergenlik çağının başlamasıyla birlikte kadın üreme organı olan rahim bölgesinde önemli değişiklikler görülür. Menopoz dönemine kadar devam ve adet döngüsü olarak adlandırılan bu süreç, kadın hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Hormon düzeylerindeki denge bozulmasına bağlı olarak gelişen, teşhis ve tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilen ciddi hastalıklara yol açabilmektedir. Zamanında tanı konulup tedavisine başlandığında kadın hayatı için bir tehlike arz etmeyen bu durum, görmezden gelinmesi durumunda rahim kanserine kadar götürebilir. Bu nedenle aşağıda sayılacak olan belirtilerin görmezden gelinmemesi ve İzmir kadın hastalıkları doktoruna muayene olunması gerekir. Rahim duvarı kalınlaşması teşhis ve tedavisinin aksatılması/ihmal edilmesi durumunda ölümle sonuçlana bilen kanser hastalıklarıyla sonuçlanabilir. Yoğun kanamalar şeklinde görülen hastalığın tedavisindeki gecikmeler, yüksek miktarda kan kaybına bağlı olarak karaciğer veya safra kesesinde de ciddi hasarlara yol açabilir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması

Rahim Duvarı Kalınlaşması Belirtileri

               Zamanında tanılanmadığı takdirde ölüm dahil olmak üzere oldukça olumsuz etkileri olabilen rahim duvarı kalınlaşması belirtileri, kadınlara önceden haber vermektedir. Bu belirtilerin ciddiye alınması, bir ya da birkaç kez görülmesi halinde en kısa sürede kadın doğum doktoruna görülmesi çok önemlidir. Aşağıda sayılacak olan belirtileri haiz kadınların ivedilikle İzmir kadın doğum doktoru tarafından muayene olarak şikayetlerini net bir dille belirtmeleri gerekir.

– Adet düzensizliği

– Normalden daha ağrılı adet süreci

– Adet kanamaları dışında leke ya da kanama görülmesi

– Uzun süren ve artan miktarlarda adet kanamaları

– Cinsel ilişki sonrası kanamalar

Rahim Duvarı Kalınlaşması Tedavisi

               Rahim duvarı kalınlaşması teşhis ve tedavisi belirtilerin kadın tarafından fark edilmesi ve hekime müracaat edilmesi başlar. Rahim duvarı kalınlığı ölçülmesi için ultrason tekniklerinden yararlanılır. Ayrıca kanser riskine karşı tümör incelemesi de yapılır ve bir kitleye rastlanması halinde biyopsi yapılarak tehlike arz edip etmediği incelenir. Gerekli görülmesi halinde kitle (tümör) jinekolog İzmir merkezinde cerrahi yollarla alınabilmekte, tedavi edilemeyen durumlarda ise rahmin alınması söz konusu olabilmektedir. Rahim alındıktan sonra, hiçbir şekilde gebelik oluşma ihtimali kalmayacağından, özellikle yaşı genç ve çocuk sahibi olmak isteyen bayanlarda son çare olarak düşünülmektedir.

               Rahim duvarı kalınlaşması (endometrial hiperplazi), hormon dengesizliğine bağlı olarak ortaya çıktığı bilindiğine göre, yapılacak en basit tedavi elbette hormon tedavisidir. Çoğunlukla progesteron hormonu yetersizliği ya da az salınımı nedeniyle gelişen hastalığın tedavisinde progesteron artırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Bununla birlikte kimi vakalarda sürülerek uygulanan kremler veya enjeksiyon yoluyla tedavi yoluna gidilebilmektedir.

               Bitkisel çözümlü tedavilerin de sorulduğu rahim duvarı kalınlaşmasında, bitkisel bir tedavi olmadığı, ancak tedavi süresince bitkisel ürünlerden destek alınabileceği söylenebilir. Hiçbir bitkisel ilaç ya da tedavinin, progesteron hormonu üretmediği ya da vücuda progesteron girişi sağlamadığı bilinmelidir. Bununla birlikte ıspanak, ceviz, karalahana ve kabuklu yemişlerin yanında C vitaminin yönünden zengin gıdalar da progesteron üretimini destekleyici etkiler yapabilmektedir. Ancak rahim duvarı kalınlaşması tedavisi için mutlaka ilaç tedavisi gerektiği vurgulanabilir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Gebeliğe Engel Mi?

               Rahim duvarı kalınlaşması hastalığının adet döngüsü içerisinde oluşan normal sürecin sekteye uğraması şeklinde kendini gösterdiği bilinmektedir. Buna göre, adet döngüsü de sekteye uğrayacak olup gebeliğe engel teşkil edebilmektedir. Kendini her ay hamile kalacak gibi düzenleyen rahim içi, duvarın kalınlaşmasıyla yumurtanın tutunmasını sağlamakta ve hamilelik oluşmadığında eski haline dönmektedir. Rahim duvarı kalınlaşmasından muzdarip kadınlarda ise, yumurta hücresi ölmesine rağmen rahim duvarı incelmediği için buraya yeni yumurta ulaşmaz ve bu durum da gebeliğe engel teşkil edebilmektedir. Burada şunu da vurgulamak gerekir ki, doğum yapmamış (ya da hamile kalmamış) kadınlar için nispeten daha fazla risk taşımaktadır.

               Öte yandan rahim duvarı kalınlaşması yaşayan kadınların cinsel ilişki yaşaması önerilmemektedir. Ancak cinsel ilişki yaşamayla endometrial hiperplazi hastası olmak arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunmamaktadır. Yani hiç ilişki yaşamamış bir kadın ile, düzenli ilişki yaşayan kadınlar arasında riski açısından bir fark bulunmamaktadır. Her ikisi de bu hastalıktan muzdarip olabilmektedir. Bu nedenle yukarıda bahsedilen belirtileri gösteriyorsanız, en kısa sürede bir jinekolog İzmir arayışına girerek kontrol edilmenizde yarar olabilir.

Rahim Ağzı Yarası Nedir, Neden Olur?

              Rahim Ağzı Yarası Nedir, Neden Olur? Kadın üreme organı olan rahim bölgesinde çeşitli hastalık veya tahribatlar meydana gelebilmekte ve bu hasarlar tedavi edilmediğinde yaşam konforunu bozmanın yanı sıra, ciddi başka hastalıklara dönüşebilmektedir. Rahim ağzı yarası da, bu tahribatlardan birisi olarak ön plana çıkar. Görülme sıklığı yaklaşık her 2 kadında 1 olan rahim ağzı yarası, cinsel hayatı aktif olan kadınlarda sıkça görülmektedir.  İzmir kadın doğum doktoru tarafından kolaylıkla teşhis ve tedavi edilebilen rahim ağzı yarası, teşhis ve tedavisi ihmal edilirse, rahim içlerine kadar ulaşıp, geri dönülmesi zor hasarlar bırakabilir.

Rahim Ağzı Yarası Nedir?

               İsmiyle kendisini açıklayan Rahim Ağzı yarası, rahim bölgesinin ağız kısmında, çoğunlukla iltihaba bağlı olarak oluşur. İltihap oluşma nedenleri oldukça çeşitlenmekle birlikte, genellikle travma ya da enfeksiyona bağlı olarak gelişir. Cinsel ilişkilerin gereğinden fazla sıklıkta/sertlikte yapılmasına bağlı olarak rahim ağzı yarası oluşabilmektedir. Yine çeşitli enfeksiyonlara bağlı olarak rahim ağzı bölgesinde iltihap oluşumu gerçekleşebilir. Rahim ağzı yarası çıplak gözle görülebilir nitelikte olabileceği gibi rahim iç bölgesinde olup görülmeye de bilir. Elbette bir takım rahim ağzı yarası belirtileri bulunmakla birlikte İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından kolaylıkla teşhis edilebilir.

               Rahim ağzı yarası çıplak gözle görülememesi durumunda bir takım belirtiler ile ipuçları vermektedir. Bu belirtileri yaşayan kadınlar İzmir jinekolog randevusu alarak muayene olabilir ve görüntüleme teknikleri sayesinde rahim ağzı yarası olup olmadığını netliğe kavuşturabilir.

– Bel ağrısı

– Genital bölgede yanma ve kaşıntı hissi

– Cinsel ilişki yaşarken ağrı hissi ve/veya sonrasında vajinal kanamalar

– Adet dışı ya da adetten hemen sonra kanama görülmesi

               Rahim ağzı yarası akıntıları genellikle kokusuz olmakla birlikte, normalden daha yoğun kanama olmasıyla ayırt edilebilir. Bu şikayetleri yaşayan kadınların en kısa sürede jinekolog İzmir arayışına çıkması ve muayene olması gerekir. Rahim ağzı yarası tedavi edilmediği takdirde yumurtalıklara kadar ulaşabilmekte ve ciddi hasarlar bırakabilmektedir. Yaklaşık olarak her 2 kadından 1’inde görülen yaraların teşhis ve tedavisi kolaydır. Bu nedenle bu basit tedavilerden kaçınmayarak daha ileri hastalıkların önlenmesi gerekmektedir.

Rahim Ağzı Yarası Nedir, Neden Olur?

Rahim Ağzı Yarası Neden Oluşur?

               Aktif cinsel yaşantısı olan kadınların neredeyse yarısında görülen rahim ağzı yarasının iki temel oluşma nedeni bulunmaktadır: İltihap ya da zorlama. Rahim ağzı dokusu doğal olarak epitel adı verilen bir doku ile kaplanmış haldedir. Epitel doku, rahim ağzını iltihaplara karşı korumaktadır. Ancak zorlanma, doğum ya da enfeksiyon gibi nedenlerle bu doku zayıflamakta ve bu bölgede bakteri oluşumuna uygun hale gelebilmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan rahim ağzı yaraları iltihap sonucu oluşan yaralar olarak değerlendirilir. Ayrıca zorlanma sonucu oluşan yaraların da, sonuç itibariyle iltihaba neden olduğunu ve bu şekilde yara oluşumu meydana geldiğini belirtmek gerekir. İltihap şeklinde oluşan yaraların bir diğer nedeni, pedlerin hijyensiz ve uzun süre kullanımından kaynaklanır.

               Birden fazla partnerle ve/veya sık sayıda cinsel ilişki yaşanması durumunda da, rahim bölgesindeki zorlanmaya bağlı olarak yırtılma ve yaralar oluşabilmektedir. Bu yaralar da iltihaba dönüşerek yine rahim ağzı yarasına dönüşebilir. Tek partnerle ve normal sıklıkta yapılan cinsel ilişkilerde ise birleşmenin sert yapılması, gerekli yumuşama sağlanmaması gibi nedenlerle yırtık ve zorlanmalar rahim ağzı yarasına yol açabilmektedir. Bunlarla birlikte, normal doğum esnasında gerçekleşen yırtıklar da rahim ağzı yarasına dönüşebildiği İzmir kadın doğum doktoru olan herkesin deneyimiyle sabittir.

               İltihap ve zorlanma dışında ortaya çıkabilen rahim ağzı yaralarının bir başka nedeni ise kimyasal ya da alerjik etkenler olarak belirlenebilir. Kondomlar üzerinde yer alan bir takım kimyasallar bazı kadınlarda rahim ağzı yarası yapabilmektedir. Bu gibi durumlarda marka değişimi denenmeli, sonuç alınamıyorsa farklı korunma yöntemleri tercih edilmelidir. Buna ek olarak, bazı ilaç, krem vb. maddeler nedeniyle rahim bölgesinde alerjik reaksiyonlar görülerek rahim ağzı yarasıyla karşılaşılabilmektedir.

Rahim Ağzı Yarası Kendiliğinden Geçer mi?

               Rahim Ağzı yaralarının kendiliğinden geçmesini beklemek, yalnızca hastalığın ilerlemesine yol açmaktadır. Bu nedenle sayılan rahim ağzı belirtileri görülüyorsa, kısa sürede İzmir jinekolog randevusu alarak tetkik yaptırılması önemlidir. Vücuttaki diğer enfeksiyon ve iltihapların tedavisinde genellikle antibiyotik tedavisi uygulanırken, rahim ağzı yarası için yakma ve dondurma tedavileri mevcuttur. Lazerle yakma tedavisi, acısız ve ağrısız olarak anestezi gerekmeksizin yapılabilen etkin ve yaygın bir tedavidir. Aynı şekilde dondurma tedavisi de yine jinekolog İzmir uzmanları tarafından kolaylıkla yapılarak etkili sonuçlar alınabilmektedir. Bu sebeple rahim ağzı yarası şüphesi olan kadınların, rahim ağzı yarası ilerlemeden tedavi olması gerekmektedir.

               Rahim ağzı yaraları zamanında tedavi edilmezse, yumurta içlerine kadar ilerleyerek yumurtalık kanserine kadar götürebilmektedir. Elbette kısa sürelerde bu gibi olumsuz durumlar beklenmemekle birlikte, uzun yıllar süren yaraların kansere dönüşme ihtimali olduğu unutulmamalı ve ihmal edilmeden tedavisine başlanmalıdır.

Rahim Ağzı Yarası Gebeliği Engeller Mi?

               Rahim ağzı yaraları, gebeliği engellemektedir. Ayrıca gebeliği engellemenin yanı sıra, mevcut gebeliklerin erken sonlanmasına da neden olabilir. Düşük adı verilen sürecin nedenlerinden birisi olan rahim ağzı yarası, düşük olmadan da erken doğuma yol açabilir. Bu gibi nedenlerle gebe olsun veya olmasın tüm kadınların İzmir kadın hastalıkları doktoru tarafından yıllık muayenelerini yaptırmaları ve varsa yaraların tedavisini yaptırması önerilir.

               Ayrıca rahim ağzı yaralarının zamanında müdahale edilmemesi durumunda kadınlarda kanser hastalıklarına yol açabilmesinin yanında, kısırlığa yol açtığına dair de ciddi bulgular mevcuttur. Hem bireysel sağlık açısından hem de gebelik planları/hayallerin gerçekleşmesi açısından bir engel teşkil eden rahim ağzı yarası tedavisi kolay olduğundan, aksatılmaması gerekir.

Rahim Ağzı Yarası Kanama Yapar MI?

               Rahim ağzı yarasının en önemli belirtilerinden 4 tanesinin 2’sinin kanama olduğu görülür. Bu nedenle normal sürecin dışında gerçekleşen kokusuz kanamalar rahim ağzı yarasına işaret etmektedir. Rahim ağzı dokusunda gerçekleşen tahribatlar, genital bölgede akıntıya neden olarak kendisini göstermektedir.  Ayrıca gebelik oluşumunu engellediği  ve düşük tehlikesine yol açtığı belirtilen iltihapların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi kadın ve varsa bebek hayatı açısından büyük önem arz ettiği görülmektedir.

Dış Gebelik Nedir ? Dış Gebelik Belirtileri Nelerdir?

Dış Gebelik Nedir? Dış Gebelik Belirtileri Nelerdir?

Dış Gebelik Nedir Bu rahatsızlık, kadın hastalıkları arasında bulunan ve birçok kadın tarafından araştırılan bir konudur. Öyleyse dış gebelik nedir, belirtileri nelerdir gibi sorulara birlikte detaylı bir şekilde göz atalım.

Dış Gebelik Nedir?

Sağlıklı bir gebelikte döllenmiş yumurtanın rahim içerisindeki endometriyum tabakasına tutunmuş halde bulunması ve burada gelişime başlaması beklenmektedir. Eğer döllenmiş yumurta yani embriyo rahmin dışındaki herhangi bir yere tutunur halde ise buna dış gebelik ya da ektopik gebelik adı verilmektedir.

Kadın hastalıkları doktoru olan kişiler bu dış gebeliğin sağlıklı ve normal bir gebelik olmadığını, bu durumun anne sağlığı üzerinde riskler oluşturduğunu belirtmektedir. Bu şekilde gelişen gebelik anne sağlığı üzerinde hayati risklere sebep olduğundan bu tarz gebeliklerin devam etmesinin mümkünatı yoktur. Dolayısıyla dış gebeliğin mümkün olan en kısa vakitte sonlandırılması gerekmektedir.

Dış Gebelik Belirtileri Nelerdir?

İlk olarak bilinmesi gereken dış gebelik nedir sorusunun cevabına ek olarak belirtilerini incelemekte de fayda vardır. Dış gebelikte de normal hamilelik belirtileri de yaşanabilirken normal durumlara ek farklı belirtiler de söz konusudur. Şüpheleri dış gebeliğe yönlendiren en yaygı ve önemli belirtiler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Vajinal kanama ve lekelenmeler
  • Karnın belli tek bir tarafında meydana gelen yüksek şiddetli ağrılar
  • Bıçak saplanmasına benzer keskin ağrılar
  • Sindirim sisteminde bozukluklar
  • Kilo kaybetme
  • Baş dönmesi, bayılma
  • Rektal basınç
  • Kanama sebebiyle omuz ağrısı ya da sık sık boşaltıma çıkma isteği

Bu tarz ağrılar yaşayan ve belirtiler gösteren gebelerin mutlaka kadın hastalıkları doktoru ile görüşmesi gerekmektedir.

Dış Gebelik Kimlerde Görülür?

Dış gebelik, her kadında görülmesi mümkün olan bir durumdur. Bu sebeple aktif bir cinsel hayatı bulunan tüm kadınlar risk altındadır. Ancak dış gebeliği oluşum riskini arttıran bazı faktörler de bulunmaktadır. Gebelik yaşının 35 yaş ve üzerinde olması, birden fazla kürtaj operasyonu geçirmiş olmak, önceden de dış gebelik geçirmiş olmak, pelvik inflamatuar hastalık geçirmek, doğurganlık arttırıcı ilaç ve tedavilerle gerçekleşmiş gebelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sigara kullanımı gibi etkenler dış gebelik riskini arttıran faktörler arasındadır.

Bu risk faktörlerinden birkaç tanesine sahip olan kişiler gebelik planlarken İzmir kadın hastalıkları uzmanları ile görüşmeli ve bu riski en aza indirmek için önlemler almalıdır. Bu kişilerin gebe olması halinde dış gebelik ihtimali göz ardı edilmemeli ve muayeneleri daha sık ve detaylı bir şekilde yapılmalıdır.

Dış Gebelik Nedir

Dış Gebeliğin Riskleri Nelerdir?

Döllenen yumurtanın rahim dışında yerleşip gelişmesi ile oluşan dış gebelikte, gebelik normal seyirde devam etmemektedir. Yumurtanın döllenmesinden sonra büyüme gösteren dokular farklı yapıları tahrip etmektedir. Eğer bu durum fark edilmez ise anne vücudunda tehlikeli kanamalara sebebiyet vererek hayati risk doğurabilmektedir. Bir iç kanama ile karşı karşıya kalındığında anneni hayatını kaybetmesi ne yazık ki olasıdır, bu sebeple erken tanı önem taşımaktadır.

Dış gebelik erken dönemde tedavi edilirse, hem hayati riskin ortadan kaldırılmasına olanak tanımakta hem de ilerleyen zamanlarda doğurganlığı olumsuz etkilememektedir. Tedaviye geç kalındığı vakit hayati tehlikenin yanı sıra doğurganlığın etkilenmesi de söz konusudur.

Bu paragrafta bahsedilen risklerden dolayı, dış gebelik ihtimalini arttıran etkenlere sahip olan bireylerin bu konuda hassas olmaları gerekmektedir. Bu bireyler herhangi bir gebelik durumunda mutlaka bir kadın hastalıkları doktoru ile iletişime geçmeli ve herhangi bir tehlike görülüyorsa bu konuda gerekli önlemleri doktorunun tavsiyesine uyarak almalıdır. Bu sayede dış gebelik riskinin erken tanılanması da mümkün olabilir.