Genital Siğil Kanser Yapar Mı?

Genital siğil, cinsel ilişkiyle bulaşabilen ve oldukça yaygın olan bir hastalık türüdür. Hpv ismi verilen bir virüsün ilişki esnasında partnere geçmesiyle ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda çoğunlukla vajina dudaklarında, anüste ve anüs ile vajina arasındaki bölgede genital siğil görülebilmektedir. Erkeklerde ise penis üzerinde ve çevresinde, anüste ve testis üzerinde ortaya çıkabilmektedir. Bu durumla karşılaşan kişiler ise genital siğil kanser yapar mı? Sorusuyla ilgili araştırma yapmaktadır. Bu siğiller kesinlikle dikkate alınmalı ve uzman hekim kontrolüne gidilmelidir. Çünkü hem erkekte hem kadına çeşitli kanser hastalıklarına yol açabilmekte ya da habercisi olabilmektedir. Böyle bir durum varsa erken teşhisin gerçekleşmesi tedavinin başarılı olma ihtimalini arttıracaktır.

Hpv virüsü taşıdığına dair teşhis koyulmuş kişiler genital siğil kanser yapar mı?  Konusunu merak edecektir. Her genital siğil kanser hastalığına yol açmamaktadır. Hpv virüsü taşıyan kişiler hastalığı herhangi bir müdahale olmadan kendi bağışıklık sistemlerinin gücüyle atlatabilmektedir. Fakat hastalık geçene kadar taşıyıcı olma özelliklerini korumaktadır. Fakat sık sık tekrar eden siğiller tehlikenin habercisi olabilir. Kadında ve erkekte anüs kanseri, kadınlarda rahim ağzı kanseri, , oral seks sebebiyle ağız içinde oluşabilecek kanserler bu tehlikelere örnek olarak gösterilebilir. Bu siğiller cilt üzerinde kabarıklık şeklinde ortaya çıkmaktadır ve sayısı oldukça fazla olabilir. Hpv virüsü taşıyan biriyle yaşanan ilişkiden aylar sonra dahi ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle korunmasız ilişkiye giren kişiler genital siğil riskini de beraberinde taşımaktadır.

Hpv virüsü yani bir diğer adıyla genital siğil, net bir tedavisi olmayan hastalıklardandır. Bazı cerrahi yöntemler ile lezyonlar yok edilebilmektedir. Fakat Hpv virüsü vücudu tamamen terk etmemektedir. Ancak hastalığın önlenmesi ve kanser gibi risklerle karşılaşılmaması için aşılama yöntemleri uygulanmaktadır. Özellikle 9-27 yaş arasında bulunan kişilere Hpv aşısı uygulanması tavsiye edilmektedir. Böylece ilerde doğacak olan riskler düşürülmüş olacaktır. Fakat aşı olunsa dahi kanser riskine karşı tek eşlilik önerilmektedir. Ayrıca korunma yöntemi için prezervatif kullanılmaya devam edilmelidir. Böylece genital siğil nedeniyle oluşabilecek kanser riski en aza indirilmiş olacaktır.

Gebelikte Miyom Boyutları

Miyom, rahimde bulunan ve kansere dönüşme olasılığı çok düşük olan iyi huylu tümörlere verilen tıbbi isimdir. Kadınlarda oldukça sık görünen bu rahatsızlık gebelik esnasında da ortaya çıkabilmektedir. Özellikle ilk kez hamilelik yaşayan kadınlarda daha sık rastlandığı tespit edilmiştir. Farklı boyutlarda ortaya çıkan miyomlar zamanla büyüme eğilimi de gösterebilmektedir. Bundan dolayı gebelikte miyom boyutları önemli bir konu haline gelmektedir. Yaygın kanıya göre 6 cm ve üzeri miyomların risk teşkil edebileceği tespit edilmiştir. Gebelik sırasında bu boyutlarda ortaya çıkan miyomlar östrojen hormonunun salgılanmasıyla birlikte atağa geçerek daha da büyüyebilmektedir. Bu nedenle böyle bir durumun farkında varan anne adayı en kısa sürede bir kadın hastalıkları ve doğum hekimine muayene olmalıdır.

Gebelik sırasında miyom teşhisi koyulmuş olan kadınlar daha sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Bu sırada anne adayı yaşanabilecek tüm ağrı ve gelişmeler konusunda doktorunu bilgilendirmelidir. Bebek ve anne sağlığının korunabilmesi için bu duruma özen gösterilmesi gerekmektedir. Özellikle gebelikte miyom boyutları genele göre büyük olan kişilere hamilelik sırasında müdahale edilmemektedir. Ancak miyom, doğal yolla yapılacak doğumu engelleyecek olan kanal kapanmasına sebebiyet verebilir. Benzer şekilde kasılmaların da önüne geçebilmektedir. Böyle bir durumda doktor sezaryen ile doğuma karar verebilmektedir. Ancak sezaryen işlemi sadece bebeğin sağlıklı şekilde doğması için yapılmaktadır. Bu sırada miyom alma işlemi riskli ve önerilen bir işlem değildir.

Hamilelik sırasında miyomun hızlı büyümesi bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Miyom yeterli şekilde beslenememesi halinde bozulma yaşayabilir. Böyle bir durumda ise karın bölgesinde ve miyomun bulunduğu rahim bölgesinde şiddetli ve sık ağrılar yaşanabilmektedir. Ayrıca bahsedilen miyom dejenerasyon durumu çoğunlukla hamileliğin 20. ve 22. haftalarında görülebilmektedir. Bu da erken doğum durumunun ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle şüphelenilen herhangi bir durumda doğrudan bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve tedavi aksatılmamalıdır. Her ne kadar gebelikte miyom boyutları 6 cm altında olsa bile yine de dikkatli davranılmasında fayda olacaktır. Eğer bu miyomlar gebelik öncesinde tespit edilirse hekim tarafından cerrahi müdahale yapılarak çıkarılabilmektedir.

Bartholin Kisti Nedir?

Bartholin kisti, vajina girişinde ortaya çıkabilen şişlik ile kendisini gösteren ve yanma-ağrı şikâyetlerine sebep olan hastalık türüdür. Bu rahatsızlığa dair belirtiler yaşayan kadınlar Bartholin kisti nedir? Şeklinde araştırmalar yapabilmektedir. Cinsel ilişki esnasında kayganlığı salgılayan sıvı, Bartholin bezleri denilen salgı bezleri sayesinde gerçekleşmektedir. Bu bezler vajina girişinde her iki yanda da mevcuttur. Ancak bazı durumlarda bu bezler işlevini tam olarak sağlayamayabilir. Bezler üzerinde yer alan kanalların tıkanması sonucunda sıvı salgılama işlemi yapılamaz ve kist oluşumu meydana gelebilir. Böyle bir durumda ise vajina girişinde şişlikler meydana gelmekte ve hastaya ağrı vermektedir. Dolayısıyla son derece önemli bir rahatsızlık olan Bartholin kisti, kadın doğum uzmanı tarafından tedavi edilmelidir.

Bartholin kisti nedir? Sorusuyla birlikte hangi belirtilerle kendini gösterdiği de önemli bir konudur. Kişiden kişiye değişmekle birlikte temel belirtiler şu şekildedir;

  • Yürüme ve oturmada zorlanma ve ağrı hissi
  • Vajina girişine yakın bölgede ortaya çıkan yumru
  • Cinsel aktivite sırasında ortaya çıkabilen şiddetli ağrı
  • Vajina bölgesinde yaşanabilecek aşırı hassasiyet durumu
  • Sebepsiz yere ortaya çıkabilecek ateş
  • Halsizlik ve bitkinlik durumu
  • Vajinada batma ve ileri derecede ağrı hissi

Bu belirtilerin yanı sıra kistin ilerlememiş ve enfekte olmamış halinde ağrı oluşmayabilir. İlerleyen günlerde enfeksiyonun artması halinde ilgili belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle eğer şüphelenilen bir durum varsa hızlı bir şekilde uzman hekim kontrolüne girmek gerekmektedir.

Bartholin kistinin tedavisinde farklı yöntemler bulunmaktadır. Eğer Bartholin kisti nedir? araştırması yapılıyorsa bu tedavilere de göz atmakta fayda olacaktır.

  • Küçük kistler için 3-4 gün boyunca ılık suda oturma şeklinde bir yöntem bulunmaktadır. Doktor muayenesi sonrası bu yöntem önerilebilmektedir. Ayrıca antibiyotik tedavisi de başlatılabilmektedir.
  • İlerlemiş ve büyümüş olan kistler için ise cerrahi drenaj uygulanmaktadır. Bu ameliyat ile şişmiş ve enfekte olan Bartholin kisti boşaltılmakta ve eski işlevine geri dönmesi sağlanmaktadır. Yapılan işlem ise tıkanmış olan kanalların dışarı yönlü açılmasından ibarettir. Hekimin kararına göre lokal ya da genel anestezi altında operasyon gerçekleşmektedir.

Anorgazmi Nedir?

Anorgazmi Nedir; cinsel hazzın en üst seviyesi olan orgazm halini herhangi bir sağlık sorunu veya psikolojik etkene bağlı olarak deneyimleyemeyen bireylerin yaşadığı duruma verilen isimdir. Genel olarak kadınlarda rastlanılan bir tablodur.

Orgazm esnasında cinsel ilişkiden duyulan haz doruk noktasına ulaşmaktadır. Bu sırada karın kasları, rahim ve çevresindeki kaslar ve makat bölgesindeki kaslar kasılır. Eğer cinsel uyaran devam ederse orgazm çok sayıda gerçekleşebilir.

Ancak anorgazmi problemi olan bireylerde orgazm ya çok geç ya da hiç olmamaktadır. Bu durumun en temel belirtisi uzun süreli ve yeterli düzeyde cinsel uyarana maruz kalındığı halde geç veya hiç orgazm olamama şeklindedir.

Anorgazmi Çeşitleri

Cinsellik kişiden kişiye değişen bir durumdur ve benzer şekilde cinsellik ile ilgili problemler de kişinin kendi bedenine özgü farklılaşabilmektedir. Anorgazminin türünü belirlemek problemin ana nedenini tespit etmek adına önemlidir. Genel olarak görülen anorgazmi türleri:

  • Klitoral veya vajinal anorgazmi
  • Genel anorgazmi
  • Durumsal anorgazmi
  • Birincil veya ikincil anorgazmi        

Klitoral veya Vajinal Anorgazmi

Birey yalnızca vajinal orgazm olamıyor olabilir veya hem klitoral uyaran hem de vajinal uyaran ile orgazm olamıyor olabilir.

Genel Anorgazmi – Durumsal Anorgazmi

Farklı bir partner ile cinsel deneyim yaşadığında orgazm olabilen bireylerde durumsal anorgazmi; farklı bir partner ile cinsel deneyim yaşadığında anorgazminin devam ettiği genel anorgazmi görülebilir.

Birincil veya İkincil Anorgazmi

Bireyin ilk cinsel deneyiminin üzerinden uzun süre geçmesine rağmen orgazm olamama veya geç olma birincil; herhangi bir cinsel işlev bozukluğundan kaynaklanan veya bir nedene bağlı gelişmiş olan ikincil (sekonder) anorgazmi görülebilir.

Anorgazmi Neden Olur?

  • Ergenlik döneminde yaşanan travmalar
  • İlk cinsel deneyim ile ilgili travma yaratan deneyimler
  • Cinsel taciz
  • Küçük yaşlarda cinsellik hakkında abartılı olumsuz deneyimler dinlemek
  • Baskın karakterli, mükemmeliyetçi ve kontrolcü kişilik yapıları
  • Partnerin yeterince cinsel uyaran oluşturmaması
  • Cinsellik ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmamak
  • Ağrılı cinsel ilişki
  • Vajinal kuruluk
  • Enfeksiyon
  • Vajina kaslarının yeterince güçlü olmaması
  • Obezite
  • Bazı kronik sistemik hastalıklar (kalp rahatsızlığı, şeker hastalığı vb.)

Anorgazmi Nasıl Tedavi Edilir?

Anorgazmi tedavi edilebilen ve nedene yönelik tedavisi planlanan bir rahatsızlıktır. Bu süreçte bir jinekolog ve bir psikolog ile birlikte hareket etmek sürecin daha olumlu sonuçlar vermesine yardımcı olacaktır.

İlk olarak yapılması gereken jinekolog tarafından detaylı jinekolojik muayene ile problemin kaynağını tespit etmektir. Fiziksel bir durum (enfeksiyon, vajinal kuruluk vb.) olduğunda ilaç tedavisi ile problem ortadan kaldırılabilir.

Psikolojik durumlarda ise psikolojik destek almak, jinekologdan cinsellik konusunda gerekli eğitimi almak problemin çözülmesine yardımcı olacaktır.

Kimyasal Gebelik Nedir?

Hamilelik testi pozitif sonuç veren, gebeliğin 5 haftaya kadarki ilk aşamalarını tamamlayan ancak sonrasında gebeliğin sonlandığı duruma tıpta kimyasal gebelik, trofoblast regresyonu veya preklinik embriyo kaybı denilmektedir.

Henüz fetüs USG (ultrason) ile görüntülenebilecek boyutta olmadığından ve kalp atışı duyulamadığından bu durumu önceden tespit etmek mümkün olmayabilir. Ancak belirtiler doğrultusunda hekime başvuran bireye yapılan kan tetkikleri teşhise yardımcı bulgulardır.

Nedenleri

Sanılanın aksine yalancı gebelik ile kimyasal gebelik aynı durum değildir. Kimyasal gebelikte gerçekten bebeğin ilk 5 haftalık süre içerisinde gelişiminin devam ettiği görülür ve bu durum düşük yapma ile sonuçlanmaktadır.

cri, annenin yaşının 35 ve üzerinde olması ve genetik faktörlerdir. Ayrıca bebekte ortaya çıkan kromozom anomalilerinde babanın yaşının da etken unsurlardan biri olup olmadığı konusu halen araştırılmaktadır.

Belirtileri

Belirtileri her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genel olarak görülen belirtilerden bazıları şu şekildedir:

  • Gebelik testinin ilk olarak pozitif ilerleyen süreçte negatif sonuç vermesi
  • Hafif düzeyde görülen karın ağrısı şikayeti
  • Adet gününden ortalama 7 gün önce hafif kanama
  • Beta Hcg hormonundaki yükselmenin düşüşe geçmiş olması
  • Bireyin normalde deneyimlemesi gereken bulantı, yorgunluk gibi bazı erken hamilelik belirtilerini göstermemesi

Bu tip belirtilerde birey doktoruna başvurarak kontrollerini mutlaka yaptırmalıdır. Bu belirtilerin bazıları kimyasal gebelik geçirmeyen kişilerde de görülebilir.

Kimyasal Gebelik Nasıl Tedavi Edilir?

Öncelikle kimyasal gebelik geçiren bireylerde kesin olarak sağlıklı bir gebelik sürecinin ve doğumun gerçekleşmeyeceği gibi tespit söz konusu değildir. Çiftler ileriki denemelerinde sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilirler.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta çiftlerin bir sonraki gebelik süreci için detaylı sağlık taramalarının yapılması ve kimyasal gebeliğin altında yatan nedenin tespit edilmesidir. Bu sayede alınması gereken önlemler konusunda daha dikkatli olunacaktır. Bunun için anne adayının gebelik sürecinde jinekoloğu tarafından sıkı takip altına alınması gerekebilir.

Ayrıca anne ve babaların bu süreçte yaşadıkları bu olumsuz durumun üstesinden gelebilmek adına psikolojik destek almaları tavsiye edilir.

Beta HCG Nedir?

Tıpta Human Chorionic Gonadotropin olarak adlandırılan Beta HCG hormonu, gebelik sürecinde kanda yükselen bir hormondur. Bu nedenle gebeliğin tespiti için oldukça önemlidir.

Kan alınarak yapılan gebelik testi ve idrar ile evde yapılan gebelik testlerinde Beta HCG hormonunun salgılanıp salgılanmadığına bakılmaktadır. Ancak ilk haftalarda sonuçlar yanıltıcı olabilir.

Gebeliğin ilerleyen süreçlerinde mutlaka Beta HCG’nin yükselmesi beklenir. Bu nedenle gebelik şüphesi devam eden bireylerin sağlık durumuna dikkat etmeye devam ederek jinekoloğunun belirttiği tarihte tekrar gebelik testi yaptırması gerekebilir.

Beta HCG Testi Nasıl Yapılır?

Hastanede yapılan test için bireyden 1 tüp kan alınır. Laboratuvarda incelenen test hemen sonuç verir ve laboratuvarın yoğunluk durumuna göre 1 – 2 gün içerisinde doktorunuza açıklanır.

Evde yapılan testler ise idrar yoluyla gerçekleştirilir. Her testin kendi sistematiği vardır. Bu nedenle kullanma kılavuzu okunmalı ve talimatlar doğru biçimde uygulanmalıdır.

Bu test için açlık tokluk durumu önemli değildir ve sonucu etkilemez. Ancak idrar ile yapılan erken gebelik testlerinde sabah uyanıldığında vücuttan çıkan ilk idrara ihtiyaç duyulabilir. Bu durumda su içmeden uyanır uyanmaz test yapılmalıdır.

Beta HCG 0.1 Ne Anlama Gelir?

Test gebeliğin olmadığı durumlarda salgılanmamaktadır. Ancak gebeliğin saptanabilmesi için kanda en az 5 mlU/ml değerinde olması beklenir. Bu nedenle 0.1 değeri gebeliğin olmadığını gösterir.

Eğer gebelik şüphesi olan ilk günlerde test yapılmışsa bu değer yanıltıcı olabilir. Bu nedenle kesin emin olmak adına birkaç hafta sonra (doktorunuzun belirttiği tarihte) yeniden test yaptırılmalıdır.

Beta HCG Testi

Beta HCG Kaç Olmalı?

Testin sağlıklı bir gebelik sürecinde değer aralığı şu şekildedir;

Üçüncü hafta: 5-50 mlU/mL

Dördüncü hafta: 5-426 mlU/Ml

Beşinci hafta: 18-7.340 mlU/mL

Altıncı hafta: 1.080-56.500 mlU/mL

Yedinci ve Sekizinci hafta: 7.65-229.000 mlU/mL

Dokuzuncu ve On ikinci hafta: 25.700-288.000 mlU/mL

On üçüncü ve On altıncı hafta: 13.300-254.000 mlU/mL

On yedinci ve Yirmi dördüncü hafta: 4.060-165.400 mlU/mL

Yirmi beşinci ve Son hafta: 3.640-117.000 mlU/mL

Gebelik Olmadığında Test Yüksek Çıkar mı?

Sağlıklı bireylerde gebeliğin olmadığı durumlarda kanda bu hormona rastlanmaz. Ancak yalancı gebelik ve dış gebelik durumlarında yükseldiği görülebilir.

Bu nedenle gebeliğin ilerleyen haftalarında bebeğin sağlıklı gelişim gösterip göstermediğini kontrol etmek adına ultrason taraması yapılır. İlk günlerde bebek henüz ultrasonda görülmediği için dış gebelik veya yalancı gebelik gibi durumlar ilerleyen dönemde teşhis edilebilmektedir.

Bunun dışında idrar testlerinde de test Beta HCG hormonunun varlığında çift çizgi verecek şekilde dizayn edilmiştir. Ancak farklı sağlık problemlerinin varlığında da idrar gebelik testinde çift çizgi görülebilir. Bu nedenle en doğru sonuç için bir jinekolog tarafından kan testine bakılmalıdır.

Beta HCG Ne Zaman Düşer?

Beta HCG sağlıklı bireylerde doğum veya herhangi bir nedene bağlı olarak gebeliğin sonlandığı durumlarda azalarak 5 mlU/ml’nin altına düşer.

Yapılan kontrollerde ısrarla düşmediği durumlarda ilaç verilerek değerin düşmesi sağlanır.

Vajinismus İçin Hangi Doktora Gidilir ?

Vücudunuzun Vajinismus belirtileri gösterdiğini mi fark ettiniz? Bu durumda aklınıza gelecek olan ilk şey Vajinismus için hangi doktora gidilir? Sorusu olacaktır. Bu içeriğimizi okuyarak vajinismus hastalığına yakalanıp yakalanmadığınızı tespit edebilirsiniz. Aklınıza takılan sorular ve İzmir ili içerisinde muayene olmak için bizlerden yardım alabilirsiniz. 

Vajinismus Belirtileri Nelerdir?

Ağrılı geçireceğiniz cinsel bir ilişki çoğunlukla vajinismusun ilk sinyalledir. Bu ağrılar sadece penetrasyoon sırasında olur. Ağrılar ilişki bittikten sonra hemen geçebilir. Bu durumu yaşayan kadınlar bunu ağrıları yanma veya penisin “duvara çarpması” gibi bir his olarak tanımlar.

Vajinismusun diğer psikolojik belirtileri şunlardır:

  • Cinsel istekte azalma
  • Seks esnasında acı duyacağı korkusu
  • Acı veya seks korkusu

Bu semptomlar istenmeden olan düşüncelerdir, yani bir kadın tedavi olmadan bu düşüncelerini onları kontrol edemez.

Vajinismus dereceleri

Vajinismus veya vajinismus, Lamont (1978) tarafından durumun ciddiyetine göre dört derece olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma günümüzde de kullanılmaya devam eden sınıflandırmadır.

Birinci derece

1. derece vajinismustan etkilenen hastalar hafif semptomlar yaşarlar ve yaşadıkları ağrının sadece güvence ile rahatlaması muhtemeldir. Genellikle cinsel ilişki sırasında azalan hafif bir rahatsızlık şeklinde ortaya çıkar.

İkinci derece

Bu, hafif ila orta dereceli bir vajinismus şeklidir; burada, yanma ve sıkışmayı içeren rahatsızlık, güvence ile bile pelvis boyunca bulunur ve korunur.

Üçüncü derece

Hasta keskin bir ağrı hisseder ve bilinçsizce dokunulmamak için kalçayı kaldırmaya çalışır. Giriş ve hareket çok zor ve son derece acı vericidir.

Dördüncü derece

Kadının herhangi bir yaklaşımdan kaçınmak için kalçalarını yukarı kaldırdığı ve hatta uyluklarını sıkıca kapattığı vajinismusun en şiddetli şeklidir. Penetrasyon imkansızdır ve giriş dayanılmaz bir acı şeklinde gelir.

Vajinismus İçin Hangi Doktora Gidilir?

Yaşadığınız bu rahatsızlık nedeniyle gitmeniz gereken birim kadın hastalıkları doktorudur. Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt – Kadın Hastalıkları ve Doğum doktoru olarak yıllardır İzmir kliniğinde hastalarını tedavi etmektedir. Sizde iletişim numaralarından randevu oluşturabilirsiniz.

Bu içeriğimizde sizlere vajinismus için hangi doktor gidilir sorusunu cevapladık. Son olarak aklınıza takılan sorular ve diğer detayları bizlere iletişim kısmından iletebilirsiniz. 

Kürtaj Sonrası Karında Şişlik

Kürtaj sonrası karında şişlik probleminiz varsa bu içeriğimiz tam da sizlere göre. Aşağıda verilen komplikasyonlara göre kendi durumunuzu değerlendirebilir ve bir uzmana görünebilirsiniz. İzmir Kadın Hastalıkları Doktoru Hasan Ulaş Başyurt tarafından muayene olmak için iletişim adreslerinden bizlere ulaşabilirsiniz. 

Kürtaj sonrası kişisel bakım hayati önem taşır, çünkü bazı durumlarda komplikasyonlar olabilir. Tıbbi kürtaj sonrası ciddi komplikasyonlar nadirdir ancak hafiften orta dereceye kadar sorunlar oluşabilir ve bazı sorunlar uzun süre devam edebilir.

Bir tıp uzmanı tarafından yapıldığında, kürtaj daha güvenli tıbbi prosedürler arasında kabul edilir. Bununla birlikte, bazı rahatsızlıkların olabileceğini bilmek faydalı olacaktır. Olası komplikasyonları bilmek riski azaltmaya yardımcı olabilir.

Kürtaj Sonrası Yaşanabilecek Komplikasyonlar

Yaptırdığınız kürtaj sonrasında yaşayabileceğiniz bazı komplikasyonlar her operasyonda olduğu gibi bu operasyon için de geçerlidir. Yaşayabileceğiniz bazı komplikasyonlar aşağıda verilmiştir. 

Ağır kanama 

Nadiren görülen komplikasyonlardan biridir, endişelenme nedenlerinden biridir. Bir işlemden sonra bir miktar kanama normal olduğundan, kanamanın ne zaman çok ağır olduğunu değerlendirmek zor olabilir.

Uzmanlar, kadınların bir saat içinde ikiden fazla ped değiştirmesi gerekiyorsa ve büyük pıhtılar ile baş dönmesi varsa, bunun ağır kanama belirtisi olabileceğini söylüyor.

Ağrılar, karın krampları, şişkinlik, bağırsak fonksiyonundaki değişiklikler ilk evrelerde sık görülür. Ağrıların çoğu rahim kasılmalarından kaynaklanır. Rahim yeterince kasılmadığında ve rahat bir durumda kaldığında ağır kanama meydana gelir.

Ağrı 

Hastalar tarafından genellikle orta düzeyde ağrı hissedilebilir. Bununla birlikte, doktorunuzun tavsiye ettiği ilaçları aldıktan sonra bile geçmeyen şiddetli ağrı veya yoğunlaşan ağrı bazı şeylerin yanlış olduğunu gösterebilir. Karın ağrısı, kürtajdan birkaç gün sonra şiddetli şişkinlik o bölgede oluşabilecek enfeksiyonu belirten bazı belirteçler olabilir.

Yüksek Ateş 

Kürtaj sonrası hafif yüksek vücut ısısı kabul edilebilir bir komplikasyondur, ancak ateşiniz 37 derece üzerinde kalırsa, enfeksiyona işaret ettiği için endişelenmenize neden olur. Bu durumda acilen doktorunuza başvurmanız gerekebilir.

Gebeliğin devam eden semptomları

 Kürtajdan sonra hamilelikle ilgili semptomların devam etmesi nadir değildir. Bunun nedeni bazı kadınlarda hormonal seviyelerin normale dönmesi için daha fazla zamana ihtiyaç duymasıdır. Bu nedenle, çoğu kişi şişkinlik, meme hassasiyeti ve hatta mide bulantısından şikâyet edebilir. Bu sıklıkla görülen bir durumdur.

Kürtaj Sonrası Karında Şişkinlik Neden Olur?

Kürtaj sonrası karında şişkinlik neden olur? sorusu kadınlar tarafından oldukça fazla araştırılmaktadır. Yaptırdığınız Kürtaj sonrası dönemde değişen bağırsak fonksiyonu, şişkinlik, artan gaz oluşumu ve değişen bağırsak hareketinin sayısız nedeni vardır.

Kürtaj ayrıca ani hormonal değişiklikler anlamına gelir. Farklı kadınlar bu tür değişikliklere farklı tepki verir. Bağırsak değişiklikleri çoğu kadında görülür.

Çoğu kadına kürtajdan sonra ağrı kesiciler, antibiyotikler, hormonal ilaçlar, hatta bazı durumlarda rahmin kasılmasını iyileştiren ilaçlar gibi çeşitli ilaçlar reçete edilir. Bütün bunlar ayrıca bağırsağın çalışmasını da etkileyebilir.

 Son olarak, kürtajın duygusal yönü ihmal edilemez. Birçok kadın için ciddi bir stres. Stres hormonları da karın şişkinliğine ve gaz oluşumuna neden olabilir.

Bu içeriğimizde sizlere kürtaj sonrası karında şişlik gibi oluşabilecek bazı rahatsızlıklardan bahsettik.

Adet düzensizliği neden olur?

Adet düzensizliği neden olur? Bu içeriğimizi okuyarak normal olmayan adet döngüleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Normal bir adet döngüsü, yumurtlama sırasında yumurtalıklarınızdan birinden yumurta salınır. Yumurta bir sperm tarafından döllenmezse, değişen hormon seviyeleri vücudunuza rahminizi çevreleyen kan ve dokuları dışarı çıkarmak için ağrı şeklinde bir sinyal gönderir.

Bu kanama tipik olarak yaklaşık beş gün sürmektedir. Ardından olağan aylık döngüler kendini tekrar eder.

Ancak bazı kadınlarda, stres ve yaşam tarzı faktörlerinden dolayı altta yatan daha ciddi tıbbi durumlara kadar çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen anormal kanamalar vardır. 

Adet Düzensizliği Nedir?

Adet Düzensizliği Neden Olur? Düzensiz bir dönem, adet döngünüzün uzunluğunun beklenmedik bir şekilde normal aralığınızın dışına çıkmasıdır. Düzensiz dönemler, anormal kanamaları içerebilir, örneğin:

  • Dönemler arasında kanama veya lekelenme
  • Cinsel ilişki sonrası kanama
  • Döneminiz sırasında ağır kanama
  • Normalden daha uzun süren âdet kanaması
  • Menopoza ulaştıktan sonra kanama

Ergenlikten sonra, birçok kadın düzenli bir adet döngüsüne sahiptir. Ancak, döngünün her seferinde birkaç gün değişmesi normaldir. Yapılan araştırmalar göre kadınların yüzde 9 ile 14’ü ilk dönemleri ile menopoz arasında düzensiz dönemler yaşıyor.

Adet Gecikmesi, Adet Görmeme veya Düzensiz Adet Olma Sebepleri

Stresten daha ciddi tıbbi durumlara kadar, adet düzensizliği, adet gecikmesi veya gecikmesi yaşamanızın birkaç nedeni olabilir.

Düzensiz dönemlerin yaygın nedenleri şunlardır:

  • Kontrolsüz diyabet – Kontrolsüz diyabetiniz varsa, kan şekeri düzeyleriniz ve hormonlar arasındaki etkileşim adet döngüsünü bozabileceğinden düzensiz dönemleriniz olabilir.
  • Yeme bozuklukları – Herhangi bir yeme bozukluğunuz varsa, adet düzensizliği veya gecikmesi olabilir. Bunun nedeni, vücudunuzun adet döngüsünü kontrol etmek için yeterli hormon üretmemesi ve dolaşımda olmamasıdır.
  • İlaçlar – Anti-epileptikler ve antipsikotikler dahil bazı ilaçlar adet düzensizliğine neden olabilir.
  • Polikistik over sendromu – PKOS, düzenli menstrüasyonu bozabilen dengesiz seks hormonlarından kaynaklanır.
  • Erken yumurtalık yetmezliği- Ulusal Sağlık Enstitüleri’ne göre, POF’lu kadınların yumurtalıkları 40 yaşından önce çalışmayı bırakıyor  . Ancak, bu durumdaki bazı kadınlar ara sıra adet görmeye devam eder.
  • Stres — Stres hormonları adet görmeyi etkileyebilir ve uzun süreli stres adetinizin gecikmesine veya tamamen atlamanıza neden olabilir.

Ayrıca adet görmeye ilk başladığınızda adetinizin düzenli hale gelmesi biraz zaman alabilir. Menopozdan sekiz yıl öncesine kadar adetiniz düzensizleşebilir.

Adet Geciktiğinde Ne Yapılmalıdır?

Aşağıdaki belirtilerden herhangi biriyle karşılaşırsanız, doktorunuzla konuşmanın zamanı gelmiş olabilir:

  • 90 gündür adet olamama rahatsızlığı,
  • Adetiniz aniden düzensizleşirse,
  • Her 21 günden daha sık adet görüyorsanız,
  • Her 35 günden daha az sıklıkta bir döneminiz varsa,
  • Adetiniz bir haftadan fazla sürüyorsa,
  • Döneminiz alışılmadık derecede ağırlaşıyor ve sancılı geçiyorsa,
  • Dönemler arasında kanamanız oluyorsa,
  • Dönemleriniz son derece acı verici oluyorsa,

Bir jinekolog, düzensiz dönemlerinizin nedenini belirleyebilecek ve sizin için en iyi tedavi planını geliştirmenize yardımcı olacaktır.

İzmir Kadın Hastalıkları Doktoru Opr. Dr. Hasan Ulaş Başyurt ile görüşmek için iletişim sayfamızdan randevu alabilirsiniz. Bu içeriğimizde sizlere Adet Düzensizliği Neden Olur ? sorusunun cevapladık.

Üçlü Tarama Testi Nedir? Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?

üçlü tarama testi

Üçlü tarama testi bir diğer adıyla Triple test, bütün hamile anne adaylarına, hamilelik zamanında 16 veya 18. Haftalar arasında yapılması önerilen bir kan testidir. Hamile kadından alınan kan numunesinden, 3 çeşit hormon ölçümü yapılır. Yapılan bu hormon ölçümü ile hamile adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı gibi konular tespit edilmektedir. Hamilelik haftası ile birlikte özel bir bilgisayar programına işlenerek işleme tabi tutulur.

Hamilelikte bebeğe ait Down sendromu, Edwards sendromu gibi kromozom bozukluklarıyla beraber Nöral tüp defekti olarak bilinen genetik problemlerin taranmasıdır. Bununla birlikte üçlü tarama testi ile bu bahsedilen üç genetik problem dışında rastlanabilen anomali risklerin de bulunmasına yardımcı olur. Yapılan bu üçlü tarama testi ile rahatsızlıkların tanısı yapılmaz, yalnızca riski belirlenir. Yapılan test sonucunda genetik problemlerin bebekte olma riski yüksek çıkarsa, kesinleşebilmesi için amniyosentez veya CVS işlemleri uygulanır. Ayrıca beta HCG ve serbest Estriol ölçümleri de genetik rahatsızlıkların belirlenmesi için büyük rol oynar.

·Trizomi 21-18 (Down Sendromu)

Bu test üçlü tarama testi öncesinde uygulanan ikili tarama testinde yapılan trizomi 21 ve trizomi 18 testleridir. Bu test ile anne karnındaki bebekte oluşabilecek herhangi kalp anomalileri, zekâ geriliği ve başka organ anomalileri riski görülebilir. Toplum içinde zekâ testi olarak bilinmesine rağmen bu test kesinlikle anne karnında olan bebeğin IQ seviyesini belirlemez. Sadece normal dışı bir oluşumun olup olmadığı konusunda bilgi vermeyi sağlar. Fetüs hücrelerinde ekstra 21 numaralı bir kromozom varlığı ile bu tanım yapılmaktadır. Yeni doğan her 500 bebekten birinde tarama yapılmadığı için bu teşhis doğmaktadır.

·Nöral Tüp Defekti

Anne karnında olan bebekte sinir sistemi ile alakalı herhangi bir problemin saptanmasında kullanılmaktadır. Nöral tüp defekti testi ile meydana gelebilecek omurilik hasarı, anomalisi ya da bebeğin sırtında açıklık olması ve beyin hasarı riski ölçülmektedir.

Üçlü Tarama Testi Ne Zaman Yapılır?

Anne ve anne adaylarının bir diğer merak ettiği sorulardan biri ise üçlü tarama testi ne zaman yapılır? Sorusu olmaktadır. Hamileliğin 16. ve 20. haftalarında yapılması uygun görülen bu test bazı laboratuvar tarafından gebeliğin 15. ve 22. Haftasında da yapılabilmektedir. Bu dönemlerde yapılan test sonucu bebekteki herhangi kromozomal hastalık riskinin olup olmadığını saptamaktadır.

Özellikle 35 yaş üstü hamile annelerde ileri yaş gebeliğe bağlı olarak hastalık riskinin yüksek olmasından dolayı amniyosentez testi yapılması önerilmektedir. Üçlü tarama testi ile Edwards ve Down sendromu ile birlikte nöral tüp defekti riskleri saptanabilir. Fakat bazı durumlarda risk oranı zıttı yani düşük olsa bile bebekte kromozomal bozukluk riski belirlenebilir. Bu sebeple riski az oranda olduğu görünse bile anne adayına amniyosentez veya CVS yaptırması önerilmektedir.

Üçlü Tarama Testinde Normal Değerler Kaçtır?

Üçlü tarama testinde dikkate alınan kan değerlerinin ölçümü, hastalıkların her birinin saptanması için farklılık gösterir.

  • Gebelikte anne karnındaki bebekte olma ihtimali olan Down sendromu için, kan değerinin eşik değeri 1/250 olması gerekmektedir. Söylenen bu değer ve üzerinde çıkan miktarlar için test neticesi pozitif olarak yorumlanmaktadır.
  • Anne karnında gelişim göstermekte olan çocuğun olası Edwards sendromu için, hamile kadının kan değerlerinin eşik değeri 1/100 şeklindedir. Söylenen bu değer ve üzerinde meydana gelen oranlar için test sonucu pozitif olarak yorumlanır.

Yukarıda bahsedilen durumda olan değerlerinin dışında meydana gelmiş değerler, üçlü tarama testinde normal değerler olarak görülmektedir.

Üçlü tarama testi ile ilgili daha fazla detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/gebelik/ sayfasını ziyaret ederek, iletişim sayfasından bizimle iletişime geçebilirsiniz.