14 Soruda Genital Beyazlatma

Vajinal beyazlatma ismi de verilen genital bölge beyazlatma işlemi hakkında merak edilenler oldukça fazladır. Genital bölge yaşa, hormonel değişimlere, bazı cilt hastalıkları gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu değişimlerden biri de vajina kararmasıdır. Beyazlatma işlemi kişinin cilt yapısına göre farklı yöntemlerle uygulanabilmektedir.

Ergenlik ve hamilelik sırasında östrojen seviyeleri yükselir, bu da bu alanların pigmentasyonunun artmasına neden olmaktadır. Vulva bölgesindeki renk farklılıkları bundan kaynaklanabilmektedir.

  1. Genital bölge beyazlatması nedir?

Vajina beyazlatma yöntemleri farklı şekillerde olabilir. Bazı bakım kremleri, kimyasal peelingler ya da lazer tedavileri bulunmaktadır. En sağlıklı ve etkili yöntem ise bir kadın hastalıkları kliniğinde uzman doktor tarafından uygulanan lazer tedavileridir. Özellikle evde kendi kendine uygulayabileceğiniz yöntemler olarak internette dolaşan bilgiler tamamen yanlıştır. Bakım kremleri ve kimyasal peelingler sağlıklı ve etkili değildirler. Vajina ile ilgili işlemler mutlaka bir doktor kontrolünde yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki vulvadaki renk değişimleri normaldir. Bununla birlikte, vulva cildiniz ani ve şiddetli bir değişiklik geçirdiyse, bir doktora başvurmalısınız. Değişiklik daha büyük bir tıbbi soruna işaret ediyor olabilir.

  • Genital bölge kararması ne zaman artar?

Genital bölge kararmasının en önemli nedenlerinden biri ilerleyen yaştır. Bununla birlikte gebelik ve doğum, sigara kullanımı, genital hijyen sağlanmaması, doğum kontrol hapları kullanımı ve kimyasal maruziyet genital renk farklılıklarına neden olmaktadır.

  • Hangi hastalıklar genital bölgede kararmaya neden olur?

Genital bölgede ani ve büyük bir değişiklik meydana geldiğinde doktor kontrolü gerekmektedir. Genital bölgede kararmalara neden olan sağlık sorunları;

  • Polikistik over sendromu,
  • İnsülin direnci,
  • Obesite (Şişmanlık),
  • Cushing sendromu,
  • Tiroid hastalıkları,
  • Addison hastalığı,
  • Adrenal bezde hormon salgılayan tümörler.
  • Vajina beyazlatma tedavileri nelerdir?

Genital bölge beyazlatma tedavilerinde lazer tedaviler uygulanmaktadır. Vajina beyazlatma estetik bir işlemdir. Ciltte yanma gibi herhangi bir yan etkinin olmaması için bu işlemi alanında uzman tecrübeli bir doktor yapmalıdır.

  • CO2 lazerler,
  • Erbium yag lazerler,
  • Q Switch lazerler,
  • Renk açıcı mezoterapi ürünleri,
  • Dermabrazyon ve Mikrodermabrazyon,
  • Genital PRP,
  • Evde kullanılabilen solüsyonlar sayılabilir.
  • Vajina beyazlatma operasyonu ne kadar sürer?

Bu işlem yaklaşık 25 dakika kadar sürer. Operasyondan sonra kişi normal günlük hayatına geri dönebilir. Yürüyüşünde herhangi bir farklılık olmaz.

  • Lazerle genital bölge beyazlatma nasıl yapılır?

Lazer ile vajina beyazlatma işlemi lokal anestezi altında gerçekleştirilmektedir. Genellikle bu işlem tek seansta bitmektedir. Fakat bununla birlikte cilt yapısına göre 2-3 seans da sürebilir. Lazer uygulamasından üç gün önce bu bölgeye herhangi bir kozmetik ürünü sürülmemelidir. Doktorunuz bu konu hakkında size önceden bilgilendirme yapacaktır. Uygulama sırasında her kişinin cildine göre özel lazer ayarlaması yapılmaktadır.

  • Lazerle vajina beyazlatma işlemi zararlı mı?

Temiz, güvenilir ve tecrübeli bir klinikte yapıldığı taktirde lazerle vajina beyazlatma işleminde herhangi bir zarar yoktur. Fakat doz ayarlamasının iyi bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle işlemin yapılacağı merkezin seçimi çok önemlidir.

  • Vajina beyazlatma kalıcı bir uygulama mı?

Hormonlar ve başka pek çok faktöre bağlı olarak yeniden vulvada kararma meydana gelebilir. Bu kararmanın gecikmesi için işlem sonrasında düzenli bakım yapılmalıdır. Kimyasal ürünler kullanmaktan kaçınma, nefes alan iç çamaşırı, sağlıklı beslenme gibi faktörle kararmayı geciktirir.

  • Lazer vajina beyazlatma uygulamasında ağrı olur mu?

Bu işlem tıbbın birçok alanında kullanılan ileri teknolojik cihazlar vasıtasıyla yapılmaktadır. Bu nedenle kişinin genel sağlığına ve cilt yapısına zarar vermez. Bununla birlikte kısa süre içerisinde yapılabilen işlem bölgenin uyuşturulması ile uygulanır. Bu nedenle sırasında herhangi bir ağrı olmaz. Fakat beyazlatma işlemi sonrasında hafif bir şekli şişlik ve kızarıklık olması mümkündür. Böyle bir durumla karşılaşılırsa doktor tarafından reçete edilecek olan krem ve ilaçların düzenli kullanılması ile birkaç gün içerisinde tüm bu belirtiler ortadan kaybolur.

  1. Lazerle vajina beyazlatma fiyatları nedir?

Her kliniğe göre değişiklik gösterebilen vajina beyazlatma fiyatı ile ilgili detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. İzmir Kadın Hastalıkları Doktoru Op.Dr. Hasan Ulaş Başyurt deneyimli ve uzman kadrosuyla vajina beyazlatma alanında en etkili sonucu garanti etmektedir.

  1. Genital bölge beyazlatması sonrası cinsel ilişki

Genital bölge beyazlatma uygulamasından yaklaşık bir hafta sonra cinsel ilişkiye girilebilir. Uygulama sonrası kişi doktorun önerisi ile cinsel yaşamına devam etmektedir.

  1. Güneş ışınları zararlı mıdır?

En sık merak edilenlerden biri de uygulama sonrası güneş ışınlarının zararıdır. Doktor önerisi boyunca güneş ışınlarının direkt olarak maruz kalmamak gerekmektedir. Bununla birlikte uygulama sonrasında ilk günlerde sıcaklık nedeniyle cilde zarar verebilecek sauna, solaryum ve hamam gibi ortamlardan kaçınmak gerekir.

  1. Vajina beyazlatma kremleri var mı?

Cildin herhangi bir bölgesindeki kararma için farklı krem ve bitkisel karışımlar satılmaktadır. Fakat özellikle diz kapağı kararması, dirsek kararması ve koltuk altı kararması için kullanılabilecek olan bu kremler genital bölge beyazlatması için uygun değildir. Özellikle de bu bölgede kullanılacak kimyasal karışımlar ve ağır metallerin bulunduğu formüller cilde beklenmedik zararlar verebilmektedir.

  1. Genital beyazlatma sonrası bakım nasıl yapılmalıdır?

Genital bölgenin kuru tutulması bu noktada önem arz etmektedir. Düzenli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Bununla birlikte vajinal duş uygulaması yapılmamalıdır.

Daha fazla detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/vajina-beyazlatma/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Tüp Bebek Anne Sağlığını Etkiler Mi?

Son yıllarda tüp bebek teknolojileri yardımıyla pek çok bebek dünyaya geldi. Bununla birlikte bu yöntemle gebe kalan kişilerde potansiyel sağlık sorunları hakkında endişeler bulunabilir. Özellikle tüp bebek anne sağlığını etkiler mi sorusu sıklıkla merak edilmektedir.

Son dönemde yaşanan gelişmeler, teknolojik ilerlemeler tüp bebekte başarı oranlarını arttırmaktadır. Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen pek çok faktör vardır.

Bunlar;

  • Yumurtalıkların yaşı ve durumu,
  • Döllenme oranlarında azalma,
  • Miyomların sıklığının artması,
  • Döllenen yumurtayı tutma yeteneğinde azalma gibi faktörler bu başarıyı etkiler.

Tüp bebek tedavisinde asıl amaç ilk denemede gebeliği başlatmaktır. Fakat her kadında bu ilk tedavi de mümkün değildir. Üç tüp bebek denemesi sonrası genç yaştaki çiftlerde %80 oranında bu tedavi ile gebe kalınabilmektedir.

Tüp bebek tedavisi anne adayından alınan yumurtalar ile baba adayından alınan spermlerin mikro enjeksiyon yöntemiyle döllenmesi işlemidir. Bu döllenme sonucunda fazla sayıda embriyo ortaya çıkmaktadır. Bu embriyolar içerisinde en sağlıklı olanlar annenin rahmine transfer edilirler. Embriyo rahme tutunabilirse gebelik başlar. Embriyo rahme tutunamazsa aynı süreç tekrar edilmektedir. Gebelik başladıktan sonraki süreç doğal yolla hamile kalınan süreçle aynı şekilde ilerler. Bu nedenle anne ve bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyecek çok az faktör vardır.

Tüp bebek tedavisinde yaşanabilecek bazı komplikasyonlar bulunabilir. Bunlardan ilki çoğul gebeliklerdir. Çoğul gebelik erken doğuma neden olabilir. Tüp bebek tedavisinde fazla sayıda embriyo transferi gerçekleşti için çoğul gebelik görülebilmektedir. Bu nedenle Türkiye’de tek embriyonun yeterli görüldüğü hastalarda fazla embriyo transferi yasaklanmıştır. Eğer anne adayı 35 yaşından küçük ve ilk iki tüp bebek tedavisi bulunuyorsa yalnızca bir embriyo transferine izin verilmiştir. Bu önlemlere çoğul gebelik riski ortadan kalkar.

Yumurta toplama işlemi ile alakalı olarak gelişebilen başka bir komplikasyon ise pelvik enfeksiyonludur. Rahim ve yumurtalıklarda gelişebilen bu enfeksiyonun antibiyotik tedavisi ile engellendiği bilinmektedir. Yumurta toplama işlemi sırasında ayrıca kanama oluşabilir. Fakat bu geçici bir problemdir. Yumurta toplama aşamasında görülen kanamada herhangi bir tedaviye ihtiyaç duyulmamaktadır. Fakat kanama fazla ve yoğunsa, lekelenme haricinde yoğun kanamalar görülüyorsa zaman kaybetmeden kadın doğum doktoruna başvurulmalıdır.

Dış gebelik riski de tüp bebek uygulamalarında karşılaşılabilecek bir sorundur. Dış gebeliğin belirlenmesi için gebelik testinden yaklaşık iki hafta sonra yapılacak ultrason muayenesi çok önemlidir. Bu muayene atlanmamalı ve mutlaka dış gebelik riski var mı diye kontrol edilmelidir.

Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların zararlı olup olmadığı da merak edilen bir başka sorundur. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda hastaya uygulanan ilaçların herhangi bir zararı kanıtlanmamıştır. İlaçlardan dolayı yalnızca OHSS sendromu yaşanabilmektedir.

Ovaryan Hiperstimulasyon Sendromu (OHSS), kullanılan ilaçların yumurtalıkları da fazla miktarda yumurta oluşumu ve kistlere neden olması durumudur. Yalnızca tüp bebek tedavisinde oluşan bir durum değildir. Yumurtlama tedavileri sırasında da nadiren bu sendrom görülebilmektedir. Genellikle en hafif şekliyle görülmektedir. Beslenme alışkanlıklarının yeniden düzenlenmesi ile tedavi edilebilir bir sorundur. Tüp bebek tedavilerinin yalnızca %3’ü oranında görülen şiddetli formu ise anne adayının hastaneye yatmasını gerektirebilir. Bu tedavi de bir haftada sonlanır ve tüp bebek tedavisi kaldığı yerden devam edebilir. OHSS görülen hastalarda binde bir oranında over torsiyonu problemi görülebilmektedir. Yumurtalıkların dönerek burkulması olarak bilinen bu etki tüp bebek tedavisinde en nadir görülen yan etkidir. Tedavide gelişebilecek başka bir yan etki ise ilaçların uygulandığı alanda morluk, şişlik ya da ağrı durumudur. Bu durum kısa sürede kendiliğinden geçmektedir.

Bu komplikasyonları geliştiren kadınların sayısı oldukça azdır. Doğal yollarla gebeliğin mümkün olmadığı durumlarda başvurulan tüp bebek tedavisi, hamile kalmanın ve çocuk sahibi olmanın en güvenli ve etkili yöntemidir.

Bununla birlikte gebelik sırasında annenin yetersiz beslenmesi gibi bazı risk faktörlerinin bir kişinin sonraki yaşamında sağlığını etkileyebileceğine dair kanıtlar mevcuttur. Tüp bebek tedavisi sırasında da sağlıklı beslenme, düzenli doktor kontrolleri aksatılmamalıdır. Yukarıda sıralanan riskler haricinde tüp bebek tedavisi doğal gebelik sürecinden farklı değildir. Doğal gebelikte dikkat edilmesi gereken her ayrıntıya dikkat eder ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeye dikkat ederseniz olumlu bir gebelik süreci geçirmiş olursunuz.

Bu tedavi de oluşabilecek diğer problemler ise;

  • İlaç tedavisi ile istenilen sayıda yumurta gelişmemesi,
  • Ultrasonda görülen foliküllerden yeterli miktarda yumurta toplanamaması,
  • Toplanan yumurtalarda döllenme oluşmaması,
  • Embriyonun rahime tutunamaması gibi sorunlar yaşanabilir. Bu durumda tedaviler iptal olur ve başarısızlığa uğrar. Yeni tüp bebek tedavisine başlamak gerekmektedir.

Tüp bebek tedavisi uygulamalarında kullanılan ilaçlar yumurtalık kapasitesini azaltmamaktadır. Yumurtalık kapasitesi yaş ilerlemesine bağlı olarak azalır. Bununla birlikte bir diğer merak edilen soru da tüp bebek tedavisi erken menopoza neden olur mu sorusudur. Tüp bebek tedavisi erken menopoza neden olmamaktadır. Bu tedavide kullanılan ilaçlar ve diğer basamaklar erken menopoz durumuna neden olmaz. Erken menopoz yaş ilerlemesine bağlı olarak yumurtalık miktarının azalması ile ortaya çıkar. Tüp bebek tedavisi mutlaka alanında uzman bir kadın doğum doktoru tarafından ve hijyen şartları sağlanmış bir klinikte yapılmalıdır. Tüp bebek tedavisi konusunda detaylı bilgi için Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt kliniği ile iletişime geçebilirsiniz.

Daha fazla detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/tup-bebek-tedavisi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Doğal Doğumun Avantajları Nelerdir?

Heyecan dolu bekleyişin son adımlarına doğru anne adaylarının kafasında doğum şekli hakkında soru işaretleri oluşmaya başlıyor. Günümüzde, genel olarak bilinen ve duruma göre aralarından tercih yapılan iki temel doğum şekli var. Normal doğum (doğal doğum) ve sezaryen. Anne adayı normal doğumu tercih edebildiği gibi bazı sağlık sebeplerinden dolayı sezaryen doğum yapmak zorunda da kalabilmektedir.

Doğal Doğum (Normal Doğum) Tercihi

Doğal doğum olayı, aynı ismi gibi normal ve doğal şartlarda kendiliğinden meydana gelmeye başlayan olağan süreci temsil eder. Annenin ve bebeğin sağlığı açısından risk olmaması durumunda, uygun koşullar altında tercih edilmesi önerilir. Ancak risk faktörlerinin mevcut olması durumunda doktorla beraber alternatif süreçlere yönelerek en uygun olanına karar verilebilmektedir.

Doktorların tercihi, aynı riskleri taşıyan anne ve bebekler için farklı olabilmektedir. Az gelişmiş ülkelerde doktorların tutumunun sıklıkla doğal doğumdan yana olduğu WHO araştırmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda WHO bu konuyla alakalı yaptığı farklı bir istatistiki değerlendirme sonucunda; bir sağlık kurumunda %17’nin üzerinde sezaryen doğumu tercih eden annelerle olmasının gereksiz yere seçilmiş olduğu sonucunda ulaşılmıştır. %17’nin altında olması durumunda ise o kurumda annelerin doğal doğuma zorlandığı ortaya çıkmıştır. Normal doğum ile sezaryen doğum arasındaki bu ilişkide Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre ideal oran %17 ile %20 arasıdır.

Doğal Doğumun Anne ve Bebek için Avantajları

  • Öncelikle ilk göze çarpan husus şüphesiz ilaç kullanımı durumudur. Doğal doğum esnasında ilaç kullanımı zaruri ihtiyaçlar dışında tercih edilmez. Tercihi kesinlikle minimum düzeyde tutulur. Bu sayede, doğum anına yakın süreçte kan ile bebeğe ilaç geçişi durumu ortadan kalkar.
  • Doğal doğum anında hamile olan kadının bünyesinden doğal yollarla bazı hormonlar ve enzimler salgılanmaya başlar. Bu maddeler doğum akışının olağan şekilde ilerlemesini sağlar.
  • Anne, doğum anı farkındalığı kazanır ve bebeğin doğuşunu görme, bebeğe doğumdan hemen sonra dokunabilme şansına sahip olur.
  • Bazı araştırmacılara göre, doğal doğum sonucunda bebeklerin dünyaya uyum sağlama hızını arttığı söylenmektedir. Doğum anını yaşayan bebeğin dünyaya gelirken gösterdiği bu mecburi çaba ile özgüven hissiyatı arasında ilişki olduğu varsayılmaktadır.

Doğal Doğuma Hazırlık

Doğal doğum tercih edildiğinde, öncesinde özenli bir psikolojik hazırlık yapmak kesinlikle çok önemlidir.

Öncelikle jinekoloğun anneye doğumdan önce doğumu anlatması ve olağan olaylar hakkında bilgi vererek doğum olayına ruhsal açıdan hazırlaması, konuyla alakalı bilgili olmasını sağlaması gerekir. Annenin doğum sırasında ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini bilmesi, komplikasyonları önleme açısından çok mühimdir. Doğru nefes alışverişi, itmenin nasıl ve ne sıklıkla yapılması gerektiği bilgilerinin de mutlaka kadına anlatılması gerekir.

Daha fazla detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/vajinal-normal-dogum/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Kadınlarda İdrar Kaçırma Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Hayat kalitesini düşüren, önemsiz zannedilen ancak ciddi bir sağlık sorunudur idrar kaçırma. Aslında oldukça yaygın görülen bir sorundur. Halk arasında idrar tutamama olarak adlandırılır. Ani ve istemsiz şekilde olur. İdrar tutamama, kaçırma olayını sık yaşayan kadınlar için, araştırma yaptık ve bilmeniz gereken her şeyi sizin için derledik.

İdrar Kaçırma Ne Zaman Nasıl Oluyor?

Hapşırmak, gülmek, öksürmek, egzersiz yapmak gibi gayet normal aktiviteleri yaparken idrar kaçırma olayı aniden gelişebiliyor. Bu da kadınların ve bu sorunu yaşayan erkeklerin de hayat kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Çocukluktan itibaren her yaş grubunda her çeşit insanda maalesef ki görülebilme olasılığı taşıyor. Tıpta inkontinans olarak adlandırılır bu durum. İnsanlar tarafından önemsiz görülür fakat aslında tedavi edilmesi gereken ve tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır idrar kaçırma.

Kadınlarda İdrar kaçırma Türleri Nelerdir?

İdrar kaçırma olayı birçok farklı türe bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar;

  • Stres Tipi; Mesane üzerinde baskı uygulayan yaşamsal durumlarda meydana gelir. Örneğin öksürürken mesanenin ani kasılması ve baskı hissetmesi sonucunda idrar kaçırma görülebilir.
  • Sıkışma Tipi; Aşırı aktif mesane durumu olarak da adlandırılır bu durum. Acil bir lavaboya gitme ihtiyacı hissedilir ancak yetişemeden kaçırma olayı gerçekleşir. Mesane sinirlerinde tahribat olması durumunda görülebilir. Kas hasarı ya da diyabet hastalığı da aşırı aktif mesaneye sahip olunmasına neden olabilmektedir. Su sesi gibi durumların bu tip kaçırmaya sahip olan kadınlar üzerinde tetikleyici etkisinin olması çok sık duyulur.
  • Karışık Tip; stres kaynaklı ve sıkışma kaynaklı olan iki türün de birleşmesi ve beraber görülmesidir.
  • Taşma Tipi; zayıf mesane kaslarına sahip olma, kullanılan ilaçlar, pelvik yaralar veya diyabet hastalığı kaynaklı görülür.

Pelvik Kasları Neden Zayıflar?

İdrar kaçırma sebepleri arasında en sıklıkla duyulan türlerin genelde öksürme hapşırma gibi durumlarda olmasının nedeni, zayıf kaslar olarak karşımıza çıkıyor çoğunlukla.

Pelvik kaslar neden zayıflar;

  • Doğum
  • Tahriş
  • Prostat hastalığı
  • İlaç kullanımı

İdrar Kaçırma Tedavisi İçin Hangi Doktora Gidilmeli?

İdrar kaçırma durumunda üroloji doktoruna gitmeniz gerekmektedir. Doktorunuz sizden rahatsızlığı yaşadığınız anlar hakkında bilgi isteyecek ve daha sonrasında hastalık hikayenizle kan ve idrar tahlilleri, ultrason ve sistoskopi testleri doğrultusunda tedavinize başlayacaktır.

İdrar Kaçırma Tedavisi Nasıl Olur?

Tedavi, her zaman için rahatsızlığın türüne ve şiddetine göre değişmektedir. Genellikle hafif seyreden durumlarda ve sıkışma tarzında hafif görülen semptomlarda başka bir problem mevcut değilse uygun görülen bir süre doktor tarafından reçete edilen ilaçlar kullanılır ve sorun çözülür.

Sık görülen, şiddetli seyreden ve hasta yaşam kalitesini fazlasıyla etkileyen durumlarda doktorunuz test sonuçlarınızın ardından lokal anestezi ile uygulanan küçük bir operasyon teklif edebilir. Bu müdahale küçük boyutlu bir kesi akabinde yaklaşık 15 dakika içerisinde yapılır. %90 üzerinde hastada %100 işe yarar ve bütün hastalar bu işlemden sonra aynı gün taburcu edilir. Ancak uzman bir doktor olduğundan emin olmalısınız.

Daha fazla detaylı bilgi almak için https://opdrhasanulasbasyurt.com/idrar-kacirma/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Kürtaj Sonrası Gebeliğin Devamı Nasıl Anlaşılır?

Günümüzde birçok aile çocuk sahibi olmak istese de kimi aile çocuk istememekte veya henüz buna hazır olmamaktadır. Her ne kadar pek çok hamilelikten korunma yöntemi olsa da kimi zaman istenmeyen durumlar oluşabilmektedir. Bu durumlarda hamilelik testi pozitif çıkan anne adayları, istemedikleri gebeliği sonlandırmak için kürtaj denilen bir operasyon geçirirler. Bu sayede anne karnındaki embriyo alınarak hamileliğe son verilmektedir. Hamilelik süreci anne rahminde geliştiği için kürtaj, rahim içine uygulanan bir operasyondur. Bilinenin aksine kürtaj işlemi sadece istenmeyen hamilelik durumlarında uygulanmaz, düşük durumlarında, boş gebelikte veya bir anomali geliştiğinde de kadın bireylere uygulanan bir tedavi yöntemidir. Kadınların kürtaj işlemi için resmi olarak nikahlı olması şartı yoktur. Eğer evlilik durumu varsa eşlerinin de onayı gerekmektedir.

Kürtaj Nasıl Yapılır?

Kürtaj İzmir ilinde güvenli ve steril yöntemlerle, alanında uzman doktorlar tarafından uygulanmaktadır. Genel veya lokal anestezi uygulanarak da yapılabilen kürtaj işlemi, en yaygın yöntem olan vakum aspirasyon ile uygulanmaktadır. Ağrı ve acı genellikle çok az hissedilse de kişilerin acı eşiğine göre farklılık gösterebilmektedir. Acının hissedilmesini önlemek için rahim ağzı kısmına ağrı kesici madde enjekte edilir. Kürtaj işlemi sanıldığının aksine kısa süren ve riski az bir operasyondur.

Kürtaj işlemi sonrasında kadınlar genellikle iki veya üç gün içerisinde normal sosyal hayatlarına geri dönebilmektedir. Doku zedelenmesi kişiden kişiye değişse de çoğunlukla az olmaktadır. Doku zedelenmesinin az olması da kişilerin hızlıca iyileşip ağrı çekmemeleri için bir avantaj sağlar. Fizyolojik olarak her insan farklı semptomlar gösterebilir ve iyileşme süresi uzayabilir. Kürtaj İzmir hastanelerinde uygulandıktan sonra doktorların önerisi ile bireylerin belirli aralıklarla kontrole gelmesi gerekmektedir.

İstenmeyen gebeliklerin için önerilen güvenilir bir yöntem olan kürtaj, bazı durumlarda başarı ile sonuçlanamamaktadır. Genellikle kürtaj işlemi gebeliğin ilk beşinci veya altıncı haftasından önce uygulandığında küçük bir ihtimal de olsa başarısız olabilmektedir. Başarısız kürtaj işlemi, istenmeyen hamilelik sürecinin noktalanamaması ve gebelik sürecinin devam etmesi anlamına gelmektedir. Kürtaj için rahim içinde bir gebelik kesesinin muhakkak oluşması gerekmektedir. Erken yapılan kürtajda tam oluşmayan bu kesenin alınması ile, yeni kese oluşumu veya iyi alınamaması hamileliğin devam etmesine sebep olmaktadır. Bazı uygulamalarda da operasyon sırasında ultrason cihazının kullanılmaması, istenmeyen gebeliğin sonlanması için uygulanan kürtaj işleminin sonlanamamasına sebep olmaktadır. Operasyon sırasında kürtaj işleminin başarısız olup olmadığı bazı durumlarda anlaşılamamaktadır. Başarısız kürtaj belirtileri genellikle kendisini ağrı ve acıya bağlı kramplar ile belli etmektedir. Buna bağlı olarak kadın bireylerde yoğun ve uzun süren kanamalar ve yüksek ateş de gözlemlenebilmektedir. Bu tür bir belirtiye rastlandığında bireylerin muhakkak doktora gitmeleri gerekmektedir.

Hamileliğin sonlanmadığı kürtaj işlemleri vücudun gösterdiği semptomlara bağlı olarak doktora gidildiğinde ortaya çıkmaktadır. Bunun için ikinci bir operasyon uygulaması kişilerin isteğine ve sağlık durumlarına göre yapılabilmektedir. Ayrıca operasyon sonrasında kadınlarda enfeksiyon durumu da görülebilir. Bunun için doktorun vereceği antibiyotik ilaçlar düzenli kullanılmalıdır.

Kürtaj Neden Yaptırılır? Yaptırırken Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kürtaj İzmir ilinde pek çok hastanede uygulanan bir yöntem olmasına karşın ülkemizde onuncu haftadan sonraki istenmeyen hamileliklerin yasal olarak sonlandırılması yasaktır. On haftadan önceki gebelikler kişilerin rızası ile sonlandırılır. Kürtaj İzmir şehri içinde de uygulanan ve sadece istenmeyen çocuk için değil bebekte bir anomali olduğu zaman da uygulanabilmektedir. Bazı durumlarda anne bireylerin hastalanması ve hamileliğin hastalığı olumsuz etkilediği durumlarda kürtaj uygulaması yapılmaktadır. Her iki farklı durumda da kesin olarak anlaşılması için kanda gebelik testi yapmak doğru olacaktır. Biyolojik olarak gebelik sonlansa da hormonal dengenin tekrar kurulması biraz zaman alabilmektedir. Bu nedenle kürtaj sonrası gebelik testinde yalancı pozitif olma durumu ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda kadınların bir sonraki âdet kanamaları geldiğinde tekrar bir gebelik testi uygulanması doğru olacaktır.

Kürtaj İzmir gibi pek çok şehirde uygulanan ve kişilerin rızasına bağlı, evlilik şartı aranmayan bir operasyondur. Kimi anne adayı çocuk sahibi olmaya hazır olmadığı için kürtaj operasyonu geçirmektedir. Kürtaj işlemi yaptıracak kadın bireylerin, bu işlemi yaptırmadan önce iyice düşünmesi ve eşlerine danışması gereklidir. Steril bir hastane ortamı enfeksiyon riskini de azaltacağı için doğru yeri bulmak sağlık açısından önem arz etmektedir. Özellikle kürtaj sonrası sağlık durumu gözetim altında tutulmalı ve gerekli ilaçlar zamanında tam olarak alınmalıdır. Başarısız kürtaj olasılığı da göz önünde bulundurularak kişiler durumlarını iyice kontrol etmelidir. Herhangi bir anormal durum söz konusu olduğunda da acilen doktorlarına görünmeleri ve gereken tedavileri olmaları gerekmektedir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için https://opdrhasanulasbasyurt.com/kurtaj/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Rahimde İltihap Belirtileri Nedir?

Kadın üreme organı enfeksiyonu olarak tanımlanan rahimde iltihaplanmanın birçok nedeni olabilir. En sık görülen nedeni ise cinsel yolla bulaşan bakterilerin vajinadan yayılmasıyla birlikte ortaya çıkmasıdır. İltihaplanma, bulaşıcı olmayan nedenlerden de gelişebilir. Hastalığın başarılı tedavisi için iltihabın altında yatan nedeni tedavi etmek gerekmektedir. Rahim zarı iltihaplanmasına ise endometrit adı verilmektedir. Rahim iltihaplanmaları genellikle kısa sürede tanı konulduğunda hızlıca tedavi edilebilen hastalıklardandır.

Rahim iltihaplanmasının en yaygın görülen belirtileri;

  • Regl dönemleri arasında kanama,
  • Cinsel ilişki sırasında veya pelvik muayene sırasında ağrı,
  • Anormal vajinal akıntı,
  • Karnın alt bölgesinde ya da kasıklarda ağrı,
  • Ağrılı, sık ya da zor idrara çıkma gibi semptomlardır.

Bununla birlikte, rahim iltihabı olup herhangi bir belirti veya semptom yaşamamak da mümkündür.

Sürekli ve olağan dışı vajinal akıntı, regl dönemi dışındaki vajinal kanamalar ya da cinsel ilişki sırasında bir ağrı yaşanıyorsa doktora danışılmalıdır. Rahim iltihaplanmalarının en sık karşılaşılan nedenlerinden biri cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardır. Bakteriyel ve viral enfeksiyonlar cinsel temas yoluyla bulaşmaktadır. Bununla birlikte herhangi bir alerjik reaksiyon da bu iltihabın görülmesinin nedenlerinden biri olabilir. Duş jelleri, kadın deodorantı gibi kadın hijyen ürünlerine verilen tepki neden olabilmektedir. Bu ürünlere karşı alerjiler, hijyen eksikliği veya fazlalığı nedeniyle pH değişikliği ve bölgedeki yaralanmalar sırasında rahim dokularının iltihaplanmasına yol açmaktadır. Normal vajina bakterilerinin aşırı büyümesi de nedenlerden biridir.

Rahim iltihabî tedavisi sorunun nedenine bağlıdır. Eğer buradaki iltihaplanma yabancı mikroorganizmaların varlığından kaynaklanıyorsa jinekolog rehberliğinde kullanılması gereken antibiyotik, antiviral ilaçlar ile tedavi edilebilmektedir. Böylece bu mikroorganizmalar ortadan kalkar ve iltihabın geri dönmesini önlemek için koruma yöntemleri geliştirilir. Enfeksiyon cinsel yolla bulaşıyorsa, kadının cinsel partnerinin de tedavi edilmesi gerekebilir. Bunun için doktorunuz en kısa sürede tanı ve tedaviye başlayacaktır.

Rahimdeki iltihaplanmaya HPV virüsünün bazı türleri neden oluyorsa ve uygun şekilde tedavi edilmezse, iltihaplanma rahim ağzı kanserine dönüşebilmektedir. Bu nedenle, bir iltihabı gösteren belirti ve semptomlar olduğunda, doğru nedeni belirlemek ve mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamak için bir jinekologdan yardım almak önemlidir.

Rahimde görülen iltihaplanmanın tanı ve tedavisi için İzmir Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru Op.Dr. Hasan Ulaş Başyurt ile hemen iletişime geçebilirsiniz. Kolayca randevu alabilir ve aklınızdaki soruların çözümünü bulabilirsiniz. Son teknoloji cihazlarla ve kişiye özel tedavi yöntemleri ile hizmet veren kliniğimize 7/24 telefonla ulaşabilirsiniz.

Detaylı bilgi almak için https://opdrhasanulasbasyurt.com/kadin-hastaliklari-jinekoloji/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Normal Doğum Sancısı Neye Benzer?

Doğum sancısı doğum anına yaklaşıldıkça oluşan bir doğum semptomudur. Bilimsel adı “Braxton Hicks” olan ve 35. haftadan itibaren hissedilmeye başlanan yalancı kasılmalar çoğu zaman normal doğum sancıları ile karıştırılabilinmektedir. Aslında bir nevi doğuma hazırlık görevi gören bu yalancı kasılmalar, 30 ile 40 saniye arasında değişen bir zamanda gerçekleşir.  Bu sancılar ile normal doğum sancıları arasındaki fark ise doğum sancısının ağrılı, düzenli ve uzun süreli olması şeklindedir. Doğum sancısı aynı zamanda rahim ağzının açıldığının da habercisidir. Bu iki olay doğru orantılı bir ilerleyiş içerisindedir. Artık doğum sancısı başlamış olan bir anne bu durumu kolaylıkla fark edebilmektedir, çünkü gerçek doğum sancısı yaşanılan diğer bütün sancılardan daha farklıdır.

Doğum Sancısı Belirtileri Nelerdir?

Normal şartlarda gerçekleşen bir gebelik süreci dokuz ay on gün şeklinde bir zamana sahiptir. Artık sona doğru bebeğin giderek büyümesi annenin diyaframı üzerindeki baskının artmasına neden olmaktadır. Bu olay sonucunda da anne rahat nefes almakta zorlanmaya başlamaktadır. Doğumun gerçekleşeceği hafta ise bebek artık doğum kanalına doğru kaymaya başlamaktadır. Bebeğin, diyafram üzerindeki ağırlığını azaltması annenin daha rahat nefes almasını sağlamaktadır.

Yalancı kasılmalar düzensiz ve kısa süreli gerçekleşen ve anne adayının dinlenmesi ile geçen bir sancıdır. Çoğu zaman gereksiz strese neden olunmasıyla bilinen bu sancımalar ara ara gerçekleşmektedir. Fakat artık gebeliğin son dönemlerine gelindiğinde özellikle 38 ile 40. haftalarda kendini gösteren normal doğum sancısı sık ve şiddetli bir şekilde yaşanmaktadır. Kadınların regl sancısı dönemlerinde yaşadıklarından daha yoğun şekilli bel ve sırt ağrıları kasılmalarla birlikte kendini göstermektedir. Normal doğum sancıları her 3 ya da 5 dakikada bir hissedilmektedir. Elbette, kasılmalar esnasında hissedilen ağrılar kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu her bireyin aynı acı eşiğine sahip olmamasından kaynaklıdır. Burada bilinmesi gereken sancıların sıklığı ve şiddetinin son dönemlerde yaşananlardan çok daha fazla olmasıdır.

Doğum sancısı ile en sık karıştırılan durum, annenin daha önceden yaşadığı yalancı kasılma olayıdır. Gerçek olanlarda her kasılma hareketi önce sırtın alt bölümünde, sonrasında ön ve alta doğru kasık kısmında hissedilir. Dinlenerek geçmeyen bu ağrılarda yatma, yürüme, pozisyon değişikliği ile azalma ya da durma olmaz. Aynı zamanda normal doğum başladığında kan gelebilmekte ve membran yırtılması olabilmektedir. Sancılarla beraber ortaya çıkan su gelme olayı ise idrar kaçırma ile karıştırılabilinmektedir. İdrar kaçıma tek seferlik ve az su içeren bir durumdur.

Doğum Sancısı Başladığında Neler Yapılmalıdır?

Anne rahminin bir yumruk gibi kasılıp gevşemesiyle oluşan doğum sancıları regl dönemlerinde yaşanan sancılardan son derece farklıdır. Doğumun ilk evrelerinde 15-20 dk arasında ortaya çıkan sancılar, evde karşılanarak sıklaşması beklenebilir. Aktif doğum başladığında süre ve şiddette artmaktadır. Burada yaşanan kasılmalar tamamen bebeğin rahim ağzına itilerek doğum kanalına girmesine imkan vermektir. Başta oksitosin olmak üzere bu kasılmaların meydana gelmesini sağlayan hormonlar aslında normal doğum sürecini başlatmaya yaramaktadır. Bir ters piramit mantığı ile azdan çoğa doğru artan sancı ve ağrıları için doğumun başlangıcında, doğumun daha kolay geçmesi için önerilen aktiviteler şu şekildedir;

  • Hafif tempolu bir yürüyüş
  • Nefes egzersizleri
  • Ilık duş almak
  • Stres azaltıcı müzik dinlemek
  • Rahat bir pozisyona geçiş yapmak

Detaylı bilgi almak için https://opdrhasanulasbasyurt.com/vajinal-normal-dogum/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Tüp Bebekte Genelde Cinsiyet Ne Olur?

Birçok çift, kültür ya da çeşitli nedenlerle çocuklarının cinsiyetini seçmek isteyebilir. Bilimsel ilerlemeler ise gelecekteki çocukların cinsiyet seçimini yapmaya olanak sağlıyor. Her ne kadar bu durumun etik olup olmadığı tartışılsa da tüp bebek tedavisinde bebeğin cinsiyetini belirlemek mümkündür. Fakat bu yöntemi uygulamak için bazı şartlar bulunmaktadır. Ülkemizde yalnızca genetik hastalık riski bulunuyorsa tüp bebek için cinsiyet seçimi yapılabilmektedir.

Tüp Bebek Tedavisi                                                                                                  

Tüp bebek tedavisi üremeye yardımcı bir tedavi yöntemidir. Anne adayından yumurtaların ve baba adayından da sperm hücrelerinin alınmasıyla başlayan ve laboratuvar ortamında döllenmenin gerçekleştirmesi ile devam eden bir süreçtir. Eğer çiftler bir yıl süreyle düzenli ve korumasız olarak cinsel ilişkiye girmesine rağmen gebelik yaşanmazsa sağlık kontrolleri yapılması önerilmektedir. Tedaviye başlamadan önce hem annenin hem de babanın uzman doktor tarafından üreme kabiliyeti değerlendirilmektedir. Bunun sonucunda planlama yapılarak gerekli tedaviye başlanmaktadır. Bu süreçte tüp bebek tedavisi ile cinsiyet belirleme gibi konular da merak edilmektedir.

Sperm ile yumurta buluştuğunda yani döllenmenin gerçekleştiği anda genetik olarak bebeğin cinsiyeti de belli olmaktadır. Bu durumda tüp bebek cinsiyet belirleme yöntemi kullanıldığında Anne rahmine XX kromozom yerleştirilirse ve kadın hamile kalırsa kesin kız çocuğu olur denilmektedir. XY yerleştirildiğinde ise erkek çocuk dünyaya gelmektedir. Tüp bebek tedavisinde cinsiyet belirleme yöntemi PGT yöntemi olarak bilinmektedir. PGT ile %99,9 oranında bir başarı ile cinsiyet belirlemesi yapılmaktadır.

Bunun yanında merak edilen bir diğer soru ise tüp bebekte genelde cinsiyet ne olur sorusudur. Yapılan araştırmalara göre tüp bebek yönteminde erkek bebek oranı %56,1 ve kız bebek oranı ise %43,9’dur. Kesin bir sonuç taşımamasına rağmen bu araştırmalara göre erkek bebek olma ihtimali daha yüksektir.

Anne karnındaki bir bebeğin cinsiyeti ultrasonla bakılarak öğrenilebilmektedir. Genel olarak hamileliğin 12 ile 13. Haftasında belirlenebilse de kesin sonuç için 16. Haftayı beklemek daha doğrudur. Tüp bebek tedavisinde cinsiyetin belli olma zamanı ise gebeliğin 14 ya da 16. Haftasıdır. Genellikle 16. Haftada belirlenen cinsiyet daha kesin bir sonuç vermektedir. Son zamanlarda yapılan bazı testlerle evde de cinsiyet belirleme uygulaması yapılabiliyor. Anne adayının idrar numunesi ile evde gebelik testi gibi yapılan testler bebeklerin cinsiyetini öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Fakat bu testlerin doğru sonucu verme oranı %80’i geçmiyor. En garanti olan yöntem ise doktorun ultrasonla bebeğin cinsiyetini belirleme yöntemidir.

Tüp bebek tedavisi ve tüp bebek tedavisi İzmir ile ilgili tüm sorularınızla ilgili Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktoru Op. Dr. Hasan Ulaş Başyurt kliniği ile iletişime geçebilirsiniz. Tıp dünyasındaki son teknoloji cihazlar ile hizmet vermekteyiz. Haftanın her günü 7/24 bizi arayarak ya da online olarak randevu alabilirsiniz.

Detaylı bilgi için https://opdrhasanulasbasyurt.com/tup-bebek-tedavisi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Rahmin Alınması Cinsel Hayatı Etkiler Mi?

Rahmin alınması bazı durumlarda gerekli görülebilmektedir. Toplumsal normlardan doğan endişelerden kaynaklı olarak rahmin alınması cinselliği etkiler migibi sorular sıklıkla akla gelmektedir.

Kadın cinsel organı vajina ve rahim birbirine bağlı yapılar olsa da aslında iki ayrı yapıdır. Bu durumda rahmin alınması cinselliği etkilememektedir. Rahim ilişkiden sonra döllenme esnasında döllenmiş yumurtanın tutunup geliştiği ve büyüdüğü bir yerdir. Cinsel ilişki penis ve vajinanın birleşmesi ile oluştuğu için kadınlarda zevk almama veya cinselliğin bitmesi gibi durumlar asla söz konusu değildir. Rahim alındığında yumurtalıklara dokunulmamışsa östrojen hormonu işlevini yerine getirmeye devam eder. Fakat rahim yumurtalar ile birlikte alınırsa regl olunmaz ve doğal olarak çocuk sahibi olunamaz.

Günümüz toplumunda çocuk doğurma yetisini kaybeden, kısır veya rahmi olmayan kadınlara eksik insan gözüyle bakılmaktadır. Fakat bu tamamen yanlış bir görüştür. Rahmi alınan bir kadın eksik olarak değerlendirilemez çünkü kadın olmak bir rahme sahip olmaktan ve çocuk doğurmaktan ibaret değildir. Önemli olan insan olmak ve insanlığın gerektirdiği şeyleri yerine getirebilmektir.

Rahim Hangi Durumlarda Alınır?

Çeşitli hastalıklardan kaynaklı sebeplerle bazı kadınlarda iyi huylu nedenler, kanserler ve hamilelik komplikasyonları nedeniyle alınabilmektedir. Kadınlarda görülen birçok jinekolojik sorun rahmin alınmasıyla yani histerektomi ile çözülebilmektedir. Rahmin alınması cinsel hayatı etkiler migibi soruların ana kaynağı olan histerektomi, cinsel yaşamı etkilememektedir.

Kabaca rahmin alınması olarak tanımlanan histerektomi, kadın hastalıkları uzmanlarının en sık yaptığı ameliyatlardan biri olma özelliğini taşır. Karın açılır ve vajinal yollarla veya laparoskopik gibi yöntemlerle uygulanır.

Rahmin alınması genelde üç ana nedene bağlıdır;

  • İyi huylu hastalıklar
  • Kanserler
  • Hamilelikte ortaya çıkan bazı durumlar

İyi huylu nedenler arasında belirti veren miyomlar, belirti gösterip ilaç tedavisine yanıt vermeyip rahmin anormal büyümesine neden olan hastalıklar, genital bölgedeki organ sarkmaları gibi nedenler yer alır. Rahim ağzı kanseri, yumurtalık kanseri ve rahim kanseri rahmin alınmasını gerektiren hastalıklardır.

Rahim Ameliyatından Önce ve Sonra Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar

Rahmin alınması cinsel hayatı etkiler mi sorusu, rahmi alınacak hastalarda oldukça büyük bir problem haline gelmektedir. Bu nedenle öncelikli olarak hastalara bu durum açıklanmalı ve neden cinsel yaşamı etkilemeyeceği aktarılmalıdır.

Detaylı bir muayenenin ardından ultrasonografi yapılmalıdır. Bir anormallik söz konusuysa bilgisayarlı tomografi ve MR ihmal edilmemesi gereken tespit yöntemleridir. Ameliyat öncesi barsak temizliği genelde gerekmez. Ameliyattan önce hastaya koruma amaçlı olarak tek doz antibiyotik uygulanır. Vajinal enfeksiyon söz konusu ise kanın pıhtılaşmasını önlemek adına kan sulandırıcı ilaç tedavisi uygulanır. Kan kaybının yaşanmadığı ameliyatlardan biri olduğu için kan verme durumu oldukça nadirdir.

Ameliyata alınacak tüm hastalardan mutlaka onay alınmalı, riskler ve gereklilikler detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Ameliyat kapalı olacaksa oluşacak komplikasyonlar göze alınarak ameliyatın açık ameliyat yapılması gibi riskler hastalara anlatılmalı ve onayları alınmalıdır.

Ameliyatın hangi yöntem ile yapılacağı hastanın durumuna, geçmiş ameliyatlara, tıbbi hastalık durumuna ve ek hastalığa sahip olup olmadığı gibi durumlar gözetilerek kararlaştırılır. 

Ameliyattan kapalı yöntem ile gerçekleştirilmişse ameliyat sonrası dört saat için hasta kalkıp yürüyecek konuma gelebilir. Hemen normal yollarla beslenmeye başlayabilir ve mesane sondası çıkarılabilir. Ağrı kesici ve mide bulantısını önleyen ilaçlar ile hasta rahatlatılır. Kan sulandırıcılar yardımı ile kanın pıhtılaşması önlenir.

Açık ameliyat sonrasında da hemen hemen benzer yöntemler uygulanmaktadır fakat iyileşme ve taburcu olma süresi 2-3 gün daha uzun olabilir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için https://opdrhasanulasbasyurt.com/kapali-rahim-alimi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Kürtaj Ne Kadar Süre İçinde Yapılır?

Gerek istenmeyen bir gebelik için gerekse anne ya da bebek sağlığını riske atan durumlarda kürtaj gerekli olabiliyor. Ama ülkemizde hamilelikten belli bir süre sonra kürtaj yasaklanmaktadır. Yani sağlıklı bir gebelik sürecinde anne adayları diledikleri zaman kürtaj yaptıramazlar. Bu nedenle kürtaj yaptırmak isteyen kişilerin mutlaka bu yasal süreci biliyor olmaları gerekir. Kürtaj yasalara göre 10 hafta süre içinde yapılabiliyor. Daha sonraki gebelik dönemlerinde ise kürtaj yasaklanmıştır. Ama bazı normal olmayan gebeliklerde doktor raporu ile kürtaj yapılması yasaldır.

Kürtaj için yasal gerekliliklerden biri de eş onayıdır. Yani kadın kürtaj olmak istese bunun kararını tek başına veremez. Mutlaka eş onayı olması gerekir. Ama kadın evli değil ise tek başına kürtaj kararı alabilir. Bunun dışından 15 yaş ila 18 yaş aralığı gebeliklerde kürtaj için yine mutlak ailenin onayına baş vurulur. 15 yaş altı gebeliklerde ise kürtaj için yasal kurumlar söz hakkına sahiptir. İzmir kürtaj için ise en iyi şekilde doktor ve hastane desteği sağlayan yerleri tercih etmenizde fayda vardır. Çünkü kürtaj cerrahi bir işlemdir. Dolayısı ile her zaman steril ve sağlıklı bir ortamda kürtaj yapılması en önemli konuların başında yer alır.

En İdeal Kürtaj Haftası

İstenmeyen hamilelik durumlarında veya sağlıkla alakalı durumlarda kürtaj gerekli olabiliyor. Bunun için ise kadınların mutlaka en uygun kürtaj haftasını takip etmeleri gerekir. Burada en ideal kürtaj haftası ise 5 ila 7 haftaları kapsar. Bu haftadan sonra kürtaj için riskler artacaktır. Annede kanama artması veya çeşitli komplikasyonların ortaya çıkması muhtemeldir. Dolayısı ile kürtaj olacak kişilerin doktorun önerdiği haftalarda kürtajlarını yapmaları şarttır. İlerleyen dönemlerde kürtaj yaptırılırsa, rahimde kanama veya parça kalması gibi durumlar da olası risk faktörleri arasında yer alır. Her nedenle olursa olsun kürtaj olmak isteyen bayanların mutlaka bu işlemi bilinçli bir şekilde yaptırmaları gerekmektedir. Kürtaj İzmir ile daha sağlıklı ve bilinçli bir şekilde gebeliği sonlandırmanız da mümkün olacaktır.

Bilinçsiz Şekilde Kürtaj Yaptırmanın Zararları

Gerek erken gebelik döneminde olsun gerekse ilerleyen gebelik dönemlerinde olsun bilinçsiz bir şekilde yapılan kürtajlarda bir takım sorunlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin erken dönemde yapılan kürtaj işleminde gebelik sonlandırılmayabilir. Yani anne rahminde gebelik görünmediği için kürtaj yapılması durumunda gebelik devam eder. Bu nedenle en ideal haftayı beklemek doğru olacaktır. İlerleyen dönemlerde ise kadında kanamanın durmaması veya tekrar bebek sahibi olamama gibi çeşitli sorunlar baş gösterebilir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için İzmir kürtaj sayfasını ziyaret edebilirsiniz.